ben de 1-2 sene öncesine kadar aynen sizin gibiydim. hayatımda benden başka hiç kimsenin varlığına tahammülüm ve ihtiyacım yoktu. ve bu durumdan gayet memnun olduğum için hiç değiştirmek için çaba da sarf etmemiştim. 1-2 senedir ise çok sosyal bir insan oldum. hatta bazı özel dönemler ve zamanlar dışında yalnızlığa gelemiyor ve birileriyle görüşmek istiyorum. belki sizin durum da benzer bir şekilde zamanla geçer diye yazdım bunu. sevgiler.

ehehh valla ben de ozlemiyorum:) Ozlemedigim icin de arayip sormuyorum kimseyi. Beni arayan olursa gorusuyoruz.

Cok sorgulamisimdir "Ulan ben odun muyum acaba" diye :) Hele ki "canimm cok ozledim seni minnosum" tepkileri veren insanlari gordukce. Tabi yarin obur gun baba olursam ozlerim belki evladimi.

Bir de kaybettigim yakinimi ozluyorum. Hayatta olan kimseyi ozlemem diyim :)

ben de özlemiyorum. küçükken annemi özlerdim, o kadar. bi daha kimseyi özlemedim. insanlarla ilgisi yok. sevdiğim insanları da özlemiyorum.

hiç kimseyi özlemiyorum demek için bu duyguyu hissedebileceğiniz kişilerin teker teker hepsinden yeterince uzak kalmış olmanız gerek, bunu yapmamış olabilme ihtimalinizi tamamen çıkış noktası alarak belki özlersiniz diyorum.

bence ileride bazı sorunlara yol açabilir bu durum yani herkes birileriyle birlikteyken takılırken falan sen tek olursun ve neden diye sorduğunda kendine geç kalmış olabilirsin oyüzden bu soruyu şimdi sorman güzel :) sonuçta özlediğin kadar özlenirsin bu bri gerçek

ailemi ozluyorum, cunku cok uzagim.. onun disinda pek kimseyi ozlemiyorum, arkadaslarim zaman zaman aklima gelir tabi, ama bu ozlem midir bilmiyorum. Ozlemek onlara ihtiyac mi duymak yoksa onlari dusunmek mi, hicbiri degil sanki, ozlemek sanki onlar olmadan bu hayatta yalniz kalacagini hissetmek sanirim... agir bir duygu, araya mesafe ve zaman girmesi gerekiyor...

bence kendini biraz zorlasan iyi olur daha sonra birikiyor b.ka sarıyor kafa falan kalmıyor..

Özlem duyamama durumunun tembellikten ve hatta vakitsizlikten kaynaklı olduğunu düşünmekteyim ciddi ciddi, bende de aynı sıkıntılı ve bir o kadar absürd hissiyat mevcut...

Insan doğası gereği, kişiler daha fazla üstüne düşmeye başlıyor sonra. (her ilişkide güç daima az umursayan tarafta olduğundan)...

Basit bir örnek verecek olursak, annen seni haftada 2 gün aramasa tuhaf karşılarsın, bir sorun olup olmadığını anlamak için ona ulaşmak zorunda hissedersin kendini... Fakat bu rutin bir hal aldığı için, özleme fırsatın kalmıyor, buna pay bırakılmıyor. Ikili ilişkilerde de bu böyle, genel bir örnekti yalnızca.

bunu ben de hep merak etmisimdir, bir rahatsizlik oldugunu dusunmuyorum, bir kisilik ozelligi bence. genelle (veya genelin goruldugu haliyle) benzesmedigi icin korkutucu gozukebiliyor sadece. sevdigim, cok sevdigim kisilerden uzak (kimisinden ebedi) kaldim ama ne bileyim hic "simdi 1 dakkacik bile olsa gorsem ne super olur" dedigim bir an olmadi, biraz fazla kabullenici ve biraz rasyonel olmayla alakasi olabilir (yani gorebilecek olsam zaten gorurdum, goremiyorsam demek ki mumkun degil, kafayi bunla mesgul etmenin alemi yok demek gibi). yani evet uzaktaki sevdigim birini gorsem guzel olur, ama goremeyecegime gore oturup onu dert edinmenin anlami yok falan gibi... tabi bu otomatik bir proses yani boyle yapayim diye dusunmuyorum.

sevdigim kisilerle beraber olunca cok mutlu oluyorum evet ama olmadiklari zaman da pek dert olmuyor aklima gelmiyor. insanin kafasini surekli mesgul eden ilgi alanlari olmasi ile alakali olabilir demisler, bende de var ondan o yuzden alakali olabilir, dusunmemistim hic onu.

ailemi özlüyorum uzakta olduğumda ,hatta 2 ay kadar görmessem gün sayıyorum dönüş tarihi için, birkaç arkadaş dışında kimseyi özlemiyorum.sevdiklerimi değil sadece çok sevdiklerimi daha doğrusu bende alışkanlık yaratmış insanları özlüyorum .akrabaları görmesem aklıma gelmez. alışkın olduğunuz insanlardan uzak kaldığınızda özlersiniz siz de, öyle abartılıcak özlemde değil aslında bu bir iki saat görmek bile yetiyor.altında farklı nedenler aramayın bence , etrafınızdakilerin çocuğunun değersiz olduğunu düşünmek yeterli nedeni teşlik ediyor.

ben de ozlemiyorum. anlar ve duygular baska tabii, ama onlar da daha cok insanlarla degil, insanlarin o anki halleri ile ilgili ve kimse ozlendigi andaki halini korumuyor.. relativity.

özlem alışkın olduğun bir şeyden yoksun olmakla oluyor. her şeye kolaylıkla adapte olabiliyorsan hiçbir şeyin eksikliğini hissetmezsin, özlemezsin..

ben de yalnızlığımı çok severim yalnız şöyle oluyor mesela biriyle ilgili bişey geliyor gülümsemesi, karekteristik bi sözü falan o anda özlem gibi bişey hissediyorum ama yanında olmak istemiyorum ille de o kişinin. bazı insanlar böyle bişey hissettikleri zaman o insanın yanında olmak istiyorlar. erken çocuklukla, nesne ilişkileriyle, bağlanma biçimleriyle falan ilgili bişey olsa gerek.

ama insanın yaşı ilerledikçe özlem de başka biçimler alıyo sanırım. mesela geçen hafta uzun süredir görüşmediğim lise arkadaşlarımla tatile gittim, onlarla vakit geçirirken beni uzun yıllardır tanıyan, kendimi anlatmak zorunda olmadığım insanlarla olmayı özlediğimi fark ettim. yani insanları değil, onların yanındayken olduğun kişiyi de özleyebiliyorsun ki sanırım bu benim için daha baskın bir özlem.

tüm hücrelerim adına konuşuyorum:
insanları özlemiyoruz çünkü insanlar yani çoğu insan adilikleriyle ibnelikleriyle hatırımızda

uzak kaldigimiz donemlerde kiz arkadasimi ve izmir'deki arkadasim tolga abi disinda ben de hic kimseyi ozlemiyorum. hele hele bolumdeki arkadaslari gormek dahi istemiyorum. yaz tatili boyunca bi hal hatir sorulmak icin aranmayip ilk sinav doneminde "oo naber ya, su senin notlari alsam" muamelesi gordugum icin olsa gerek. ibneler.

belki insanları sevmiyorsundur, insan sevdiği şeyleri özler. ben askerdeyken ne annemi ne babamı özlemiştim. ama misal yiğenlerimi hatırlayıp ağlayasım gelirdi. bir de çiğ köfteyi özlemiştim.

birşeyleri özlememek iyidir bence, kafan bulanmaz en azından.

bence bu bir huy, yani ozleyen cok seviyor, ozlemeyen okuz gibi bir sey yok. ben sevdiklerime karsi gayet pitircik birisiyim ama o insani gormezsem de aklima gelmez pek. yani hatirlarim, bir sey gorurum aklima gelir o insan anlik olarak ama oyle bir ozlem duygum peydah olmaz. yillardir ailemden uzaktayim ama ozlemem onlari. ozlediklerim var ama,
mesela oldukten sonra babami ozlemeye basladim. bir de asik oldugum insani ozlerim ama hemen oyle kisa surede degil, biraz zaman gecmesi lazim. bu bir mizac, karakter, kisilik ozelligi gibi geliyor bana. goz rengimiz gibi bir sey, kimi insan ozlemiyor ya da baskalarina gore daha az ozluyor. unutkanlik da var bende, simdi dusundum de ondan da olabilir. belki ozlemeyi unutuyoruzdur :s

iç veya dış parazit kaynaklı olabilir. mantar olabilir. pire ısırığı alerjisi de bölgesel tüy dökmeye sebep oluyor. pek çok kedide de var bu alerji.
bikaç bölgede demişsiniz, eğer dökülmeler simetrikse hormonal bir sorundur. kan ve hormon testleri yaptırabilirsiniz.

bacaklarini ve patilerini ve ayrıca tırnaklarını da kontrol edin. mantar olabilir.

leylak, benim kedide de aynı şey oldu, önce mantar olabilir dedi veteriner ama besin zehirlenmesinden kaynaklı olduğunu düşünüyor şimdi, mamasını değiştirdik yavaş yavaş tüyler çıkmaya başladı.

benim kedimin de sirtinda 50 kurus buyuklugunde yusyuvarlak dokuldu, ayni buyuklukte bir yer benim bacagimda da kabarip kasinmaya baslayinca doktora gitmistim. ic parazitmis. doktorun sana yazdigi ilacin ceyregini kedinin yemegine koyup verebilirsiniz demisti veteriner.

ilactan sonra hayvancagiz yazik, ip gibi tenya birakmisti kuma. hayret etmistim. acayip uzundu.

kristal kedi kumu da buna yol açabiliyormuş.
(bkz: #14144342)

çiçeği, mevta için ekiyorsan onun sevdiği bir çiçek, kendini için ekiyorsan senin sevdiğin bir çeiçek ek derim.

çiçeğin dinen bir artısı veya eksisi yoktur diye biliyorum. aslında kabirlerin çok gösterişli olmaları islamda hoş karşılanmaz.

benim tavsiyem, muz çiçeğidir. hem sarmaşık gibi kabri sarar hemde minik pembe çiçekler açar. feriköy mezarlık müdürlüğü tüm çiçeksiz kabirlere bir çeşit gül dikmiş, küçük pembe çiçekler. hoş duruyor.

servi ağaçları geleneksel mezarlık ağaçlarıdır, uzun ömürlü birşey istiyorsanız.
mor süsenler (iris) mezarlık çiçeği diye bilinirler. baharda mor çiçekleri açar diğer zamanda yeşil yaprakları kalır. bakım istemez fazla.
güller oluyor bazen ama onlar mevsimlik budama ve bakım gerektirir.
genel olarak böyledir. ama derseniz ki rahmetli ortanca (misal) severdi, o da olur. mezarlığa dikilmez diye bir bitki yok. sık sık ziyaret edemeyeceğiniz durumlarda az bakım gerektiren bitkiler tercih ediliyor.

Herhangi bir dini kural yoktur. Ancak su ihtiyacı az olan, fazla bakım gerektirmeyen ve fazla yayılıcı olmayıp az yer kaplayan bitkiler ekip dikebilirsiniz. Genelde mezarlık servisi denilen bir servi türü dikilir. Sütun formlu olması nedeniyle tercih edilir.

çok muhteşem çiçekli sükülent bitkiler var, izmir'de refüjleri onlarla doldurdular. tüm çiçekleri açınca mosmor bir örtü oluyor. çiçekleri olmadığındaysa tatlı bir yeşil örtü kalıyor. bakım gerektirmez, azdıkça fazlalıkları kesseniz yeter. anneannemin mezarını onlar süslüyor ve bence en güzeli. ancak uzun soluklu bir şeyler dikmek istiyorsanız mezara uygun olup olmamasından çok, oranın havası, suyu, toprağı önemli tabi. seçtiğiniz bitkiyi bu yönleriyle de değerlendirirseniz daha sağlam bir iş olur.

Kural olarak değilde eğer sevdiğiniz ve özlediğiniz birinin mezarı ise kokulu bir şeyler ekin. Daha sonra aynı kokuyu bir yerlerden duymak o kişiye sizi yakın hissettiriyor.

boylu ağaçlar, reçinesi olan bitkiler ve meyve veren şeyler ekmemenizi tavsiye ederim. büyüyen ağacın kökü mezar taşına zarar verir, kırıp döker. ağaç kurumuş ya da aşırı eğik değilse kestiremezsiniz de onu, kesmiyorlar yani. öylece kalır. o nedenle servi'ye temkinli yaklaşmanızı öneririm. reçinesi olan şeyler yine aynı şekilde mezar taşına akıp leke yapar. diğeri zaten malum, meyve toplamak için mezara basanlar oluyor... en güzeli (bence tabii) bodur, trocero'nun yukarıda belirttiği gibi kabri saracak bitkiler ekmeniz.

mersin diye bir bitki var. köye gittiğimde fark ettim, mezarlara hep bundan götürüyolardı. adetmiş. bir hikayesi var mı, altında bir inanış yatıyor mu bilmiyorum. bir araştır istersen. çiçeksiz bi bitkiydi.

Bildiğim kadarı ile;
Her canlı varlık Allah'ı zikrettiği için mezarlıklara da ağaç-çiçek ekilir, o bitki zikrederken, sevabı mevtaya gider. Bundan dolayı dikilecek ağacın kışın yapraklarını dökmeyen modelleri tercih edilir.

sonradan aklıma geldi. soruyla alakasız ama...
mezarlıklar epey kalabalık olduğundan mezarı uzaktan kolayca seçebileceğiniz bir bitki de olabilir..sizin durumunuzu bilemem tabi.

evergreen tabir edilen agaclarin mezarliklara dikilmesi cok eski bir pagan inanisidir, agaci olan her kültürde bulunur (noel deki cam agaci, yörüklerde mezar taşlarına selvi figürleri cizilmesi falan).

eskiden aile okuldan rica ederse gerçekleşebiliyodu sanki... o sınıfın dersine giren hocalardan biri için, dersi ondan almak istediğinizi filan söylerlerse belki müsaade edilir.

velin bir dilekçe veriyor tak değiştiriyorsun. ama geçeceğin sınıfın 30 kişiden az olması lazım. dolu olmaması lazım yani.

gerekirse müdür yarcımcına yalvar, o değiştirir. bak ben zamanında gidip konuşmadığıma çok pişmanım, elinden ne geliyosa yap, "değiştirmiyoruz" dediler diye hemen pes etme. kaç kurtar kendini o sınıftan.

öhöm, neyse.

cro magnon:

şuanki sınıfım 28 kişi geçmeyi düşündüğüm sınıf 27 kişi.
teşekkürler.

tanıdık bir doktor bulup,o sınıfta ruh sağlığının iyi olmadığına dair bi belge alınca, itiraz etme şansları kalmıyor. ben lisedeyken bi kız böyle geçmişti bizim sınıfa.

Ben gayet sınıfımı değiştirmek istiyorum demiştim. Onlar da hiç neden falan diye sormadan çat diye değiştirmişlerdi (Onlar dediğim müdür yardımcısı). Eğer öğretmenlerin, yöneticilerin sevmediği bir öğrenci değilsen, sanmıyorum ki sorun çksın.

memnun olmama sebeplerini az biraz açıklarsan bence çok sıkıntı yaratmazlar. geçerli sebeplerse zaten onlar için de geçerli olacaktır.

yanımda herhangi bir kız varken -yanımdaki kızı düşünerek- kavga çıkmaması için elimden geleni yaparım, çok kızarsam kızı güvenli bir yere bırakıp döner ya döver ya dayağımı yerim. kızı korumak ayrı şey, tehlikeye atarak salakça kavgaya girmek ayrı şey. korunmayı hemen her kız ister, ama dayak yememden hoşlanacak kız benden uzak olsun zaten.

(git: 85032) ayrıca burada da konuşulmuştu, bu tarz olaylarda nefsi müdafa kararı için sizin ifadeniz de yeterli olmaz.

edit: gerek var mı bilmiyorum ama ekleyeyim, erkeğim.

Mevzu( mevzu dedi)nun nerde ve hangi kosullarda oldugu da onemli tabi. burdan mesaneden sIkmak kolay. Ama olmus da var tabi. Laf atilir.(kucuk kiyamet). Elamanlara bakilir. -Ne bakiyosun lan at yarraa, zoruna mi gitti? diye bi laf da erkek olarak yenilir. Gulumsenir. Kiz arkadas otobusune minibusune, bindirilir. Olay mahaline geri donulur. Elemanlar bulunur, agizlari ve burunlarinin suratlarinda aslinda ne kadar da farkli yerlestirilebilecegi farkli bir operasyon ile kendilerine gosterilir. Gece taksim de hos bir nezarethane de bir pezevenk ve hirsiz ile muhabbet ederek gecirilir.

Peki bu neden yapilir? Manyaklik, hayvanlik, medeniyetsizlik bir suru adi var. Memlekette kanun nizam var he-man kavga edip ne diye sagini solunu facalatican? diyenlere saygi duyuyor elbette bu beden. Ama kisilik meselesi. Sahsi kanaat, tersi olaydi, laf duymamazliktan gelinip oylece yuruneydi, kiz arkadasin ne dusunecegi pek sike takilmamakla birlikte, gece bu lafi isiten bas(bu benimki oluyor) yastiga duseyazamazdi. Kudururdu. Kendini yerdi. Namus cart curt? Belki. Ama daha cok sen bana ait olan (maskulenim ezelden) bir seye sulanirsan aslanim, e salcani da akitirlar birmukabele.

erkekim.

Merhaba

Cevap hal duruma göre değişir bence, piçlerin niyeti senin örneğinde belirttiğin üzere "bulaşmak ve gereksiz bela durumu" filan bu sadece dayak yeme ile sınırlı kalmayabilir bile piçler bıçak vs de kullanabilirler durum vahime gider.

Öte yandan kız arkadaşı korumak da gerekebilir böyle bir durumda can mı canan mı ? sorusu gelir bi yandan bu koruma durumunda bile oracıkda kavgaya girmektense kaçmak günümüzde daha mantıklı geliryor bana.
Çünkü suçluların bulunması bir hayli zor, sonra adam seni yaralasa kızı kim koruyacak ?

Öte yandan erkeklik vahşi hödüklük değildir! her gördüğüne kafa göz girenlerin sonucunu da çok kez gördüm.

Ancak baktın ki bunların hiç birisi çaba vermiyor adamlar peşine düşüyor belki öyle bir durum ortaya çıkar ki sevdicek uğruna ölmek gerekir ki bunuda bence yapmakta gerekir.

Ayrıca durumu tahlil etmeyip erkeğini bok yoluna yollayan kızın da aklından da sevgisinden de şüphe ederim ben arkadaş.

Bilmem ifade edebildim mi ?

erkektir.

bir erkek olarak normal olan ve yapılması gerekenin hiç muhattap olmayıp oradan uzaklaşmak olduğunu, hele ki bu devirde adamların büyük ihtimalle yanlarında birşeyler de taşıyor olacağını göz önünde bulundurarak afedersiniz birkaç it kopuk yüzünden hayatıızı tehlikeye atmamanız gerektiğini düşünüyorum. fakat gel gör ki ben bu düşüncelerimi asla uygulamaya geçirememiş bir insanım.çünkü böyle bir durumda tepki vermezsem çok fena içimde kalır ve hep keşke der dururum. o yüzden -bu tür durumlarla çok fazla karşılaşmamış olsam da- böyle bir taciz olayında karşıdakilerin ağızlarının payını vermeden gittiğim hiç olmamıştır.
edit: biraz geç kalmışım sanırım...

Eril görüş: Laftı küfürdü bunlar aşırı soyut şeyler geldiğinden kavga etmeye değer görmem hiç bi zaman. Hatunun poposunu ellerseler o zaman iş değişir bak, ele avuca gelir gayet somut bişey çünkü popo. Ciddiye alamıyorum laf atmaları felan. Ha it afkırmış, ha apaçi laf atmış.
"Ben laf yedim orda sen bi dayak yemedin benim için tankut iğrençsin" diyen kezban hatuna da tekmeyi basarım tez elden gibime geliyor, gene de büyük konuşmayayım.

ben bir bağyan olarak şunu söyleyebilirim, biz sevdicekle böyle bi durumla karşılaşsak onun cevap vermemesini daha çok isterim. gereksiz yere tartışıp gereksiz yere zarar görecek. ve gereksiz yere zarar verecek. saçma sapan nedenlerle boşu boşuna keyfimiz kaçacak. görmeden çekip gitmek en güzeli ama küçük de bi ters bakış atılabilir belki...

bir erkek ve adanalı olarak kendi çapımda yorum yapıyorum.

yanımdaki kız eşim veya 3-5 senedir bilikte olup evleneceğim insansa, onu en uygun yerde taksiye bindirir eve gönderirim. sonrasında eğer yakınlarımda tanıdık varsa onları çağırır gider laf atan hayvanları bulur direk dalarım, ha kimse yoksa gene dalarım ama önce polisi arar "filanca noktada kavga çıktı olaylar çok büyük, ekip gönderin" derim. eğer tek dalacaksanız tavsiyem gurubun içindeki en kıl olduğunuz ve atletik olana direk yumruğu kapatmanız, sonrasında onlar noluyor demeye kalmadan 2 kişi indirirseniz ve elinizde haydar tarzı bir sopa varsa muhtemelen geri kalanlar tırsacaktır. elleriniz boş ise yine kafadan 2 kişinin yere serilmesi diğerlerinin cesaretini kıracaktır, yere düşenlerin ağzının ortasına tekmeyi basın ki en azından burunları kırılsın. siz illaki dayak yersiniz ama karşı gurubada maksimum zarar vermek içinizde ki sinirin ve kinin en büyük tesellisi olur. sonrasında zaten polis gelecektir olaylar çok fazla büyümeden kurtulursunuz, karakolda mutlaka davacı olun.

diğer taraftan yanımda ki kız az önce barda tanışıp gecelik ilişki yaşayacağım kız ise umrumda bile olmaz, durduk yerde canımı hiç sıkmam. kızın ne düşüneceği beni bağlamaz.

bence burda asıl sorulması gereken "yanınızda ki kızın sizin için ne düşüneceği" değil "sizin kendi iç dünyanızda ne şekilde hesaplaşacağınızdır".

Kavga çıkarmamalısınız. Özür dilerim ama yanınızdaki arkadaşınız kavga etmediğiniz için sizi kılıbık ilan ediyorsa o kişiyle dostluğunuz samimi değil demektir. Bunun çözümü başkadır. Yumruklar konuşursa onlardan farkınız kalmaz.

eşek kadar olana kadar küfür denen kavrama anlam verememiş biri olarak laf atılmasını da çok anlamlı bulmuyorum açıkçası. yani "hananı zikeyim" dediklerinde anneciğimin ruhu bile duymuyor, en ufak bir zarar görmüyorsa "eee?" diyor ve gülüp geçiyorum. yani sen benim anama nasıl laf edersin ulan dümbük moduna girmeyi mantıksal bulmuyorum.

laf atılma olayında şöyle bir nüans var ki ortama ve duruma bağlı olarak atılan lafın gerisinin gelme ihtimali, olayın laftan fiziksel saldırıya dönüşme ihtimali varsa buna göre bir karar verilmelidir. örneğin çok kalabalık bir ortamda birilerinin olaya müdahale edeceğini varsayarak olayı savuşturmak üzere çıkış yapabilirsiniz. fakat karanlık bir yolda yürürken 3 tane hanzo sarkıntılık yapmaya kalkıyorsa, erkeklik yapıp "ne diyon lan sen?" demek 2 kişiye tecavüz edilmesi ve öldürülmesiyle sonuçlanabilir. bu riske girmek bence salaklıktır. erkeklikle alakası yoktur.

bence önemli olan kızı sahipsiz göstermeyecek düzeyde bir tavır almak, gereksiz gözükaralık gösterip kızı ve kendinizi riske atmamak gerek. bu dengeyi tutturmak kimi zaman zor olabilir elbette fakat genelde "laf laftır" diyip geçmek gerek bana göre. kavgayı seven biriyseniz bilemem tabi.

cinsiyet: erkek.

valla kızların uzun boylu iri yarı kaslı erkek peşinde koşmasının sebeplerinden biri de herhalde bu gibi bi durumla karşılaşmamak istemeleri. yani bu güvenlik ihtiyacı o kadar da bilinçaltından çıkıp gelen bişey değil; sokakta, sahilde, kafelerde direk burun buruna gelinen bişey.

cevapları taramadım ama kavga çıkarmasın diyen kızlar kesin olacaktır, doğru; o an kavga çıkmasını istemeyebilirler, gürültü patırtı olmasın. ama, "erkekleri", o laf atılma anındaki ezik, pısırık halinden sonra asla eskisi gibi olmaz herhalde.

er kişi olarak,

önce hanım kişisi güvenliğe alınır. ortam kalabalıksa hanım kişisine net bir şekilde karışmaması belirtilir.

"konuşabilir miyiz?" diye masum rolünde ilk adama yaklaşılır ve ilk yumruk gırtlağına atılır.

bire bir kapışırken karşıdaki adamın büzük sesleri dinlenir, büzüğüne itinayla ayar çekilir.

polisin gelme olasılığı varsa kendi yüzüne biraz makyaj tavsiye edilir. göz çevresine vurulan yumruk pek acıtmaz, kollarını da tırnaklayabilirsin. biraz kan oturması yeterli.

ha ortam sakattır, gecedir, yalnızdır. hanımefendinin sakata gelmesi riski vardır. o zaman kıçına cola şişesi soksalar dahi susmak gerekir.

kavga kötü değildir. kötü olan yandaşlarını/arkadaşlarını da bu tehlikeye bulaştırmaktır.

kavga, şov da değildir. güç gösterisine girmek, artistik patinajlar yapmak zinhar yasaktır. dalağı, barsağı eline alma ihtimalin her zaman var çünkü.

bi filmde vardı mesela buna benzer bişey. polis içinde bir çiftin yol aldığı aracı durduruyor, bayanı arama bahanesiyle elle taciz ediyor, bay ses çıkaramıyor; gecenin ilerleyen saatlerinde çiftin arası bozuluyor.

Bir kadın olarak, ne gerek var duymamazlıktan gelip yola devam etmeyi isterim. Güç gösterisini falan gerek yok, gayet samimi söylüyorum, daha önce de erkek arkadaşımı aman dur yapma diye tutmuşumdur. Gereksiz insanlarla muhatap olmaya gerek yok, neden canımızı sıkalım ki.

cinsiyet : O->

üstadım ben bir keresinde trafikte arabadan indim, arabayı nişanlım kullanıyordu ve hanzonun birisi nişanlıma küfür etti. ben 110 kilo 1:85 biriyim, zaptedilmem biraz güç oldu, ancak adam uzun süre konuşamayacak hale geldi. benim ise boynumda sıyrıklar, açılmış bir kaş ve kanayan burunla arabaya zor bela bindirdiler. sonuç :

1 ) çapa tıp fakültesi önünde yüz kadar araç yaklaşık 10 dakika beklediler, insanlar işinden oldu, bir ambulans benim yüzümden çıkamadı, bu utanç verici bir şeydi.
2 ) nişanlınızı ağlama krizine sokuyorsunuz, hele bir de kavga esnasında araya girmesi ve sizin 'ona darbe gelecek' diye kendinizi kontrolsüz araya atmanız cabası, kaşım o sırada açıldı mesela.
3 ) adam için daha sonra üzüldüm, küfür bile etmiş olsa hayatının belli bir bölümünü dişçide geçirmek ve kamışla çorba içmek zorunda kaldı. o an elimin altında silah veya kesici bir şey olsa sanırım kullanırdım, insan böyle katil oluyor demek.
4 ) sevdiğiniz insan size karşı güven bunalımı yaşıyor. acaba gene aynısı olacak mı korkusu ile uzun bir süre geçiriyorsunuz. mesela beni yaklaşık 2 ay arka koltuğa oturtup çocuk kilidi ile kapıyı kilitledi.
5 ) ailesine karşı tedirginlik veriyorsunuz. şöyle düşünün ya adamın üzerinde bir kesici alet olsa? ben o gün ölebilirdim de. ailesi de neticesinde kızlarını size emanet ediyor. hiç bir anne baba kızını bir hastane köşesinde üzeri başı kan içinde ağlarken bulmak istemez.

hayatımda yaptığım hatalardan biridir bu. bunları yazmamın amacı ; yapmayın hocam. iyi bir şey değil bunu yapmak. biz ilişkimizin 5. senesinde bunu yaşadık ve o beni hiç görmediği bir şekilde gördü. o imajı kafasından silmek zor oldu. hani yapmasam belki bir süre ben kendi kendimi yerdim. ama kadın kısmısı bu konuda daha pas geçer nitelikte.


edit : lan yapmadan geçemicem ;
(bkz: yumruğumla öldüreyim)

erkek görüşü: önce kızı tehlikeye atmamalısınız, sonra elemanlar tantanacı olabilir biri sizinle kavga ederken öbürü cüzdanı götürebilir. gözünüz kesiyorsa yanınızdaki bayanı emniyete aldıktan sonra allah ne verdiyse girin ya döver ya dövülürsünüz.

@tgc gırtlağa atılan yumruk sizi katil mertebesine ışınlar, kıkırdaktır oralar kırar öldürürsünüz elin itini. kuvveti ölçüsüz kullanmamak lazım.

bir dişi;
kesinlikle yanımdaki erkeğin böyle bir kavgaya dahil olmasını istemem hatta duruma göre onun kontrolsüz olduğunu düşünürüm. sonuçta laf atmak var ortada sadece, bunu çoluk çocuk da yapıyor ve bunu yapabilen birinin kalitesini siz düşünün kalkıp bir de muhattap olucaksınız. en iyisi uzaklaşmak. taciz falan olsa tabiki önlemek görevinizdir. üstelik şunu da göz önünde bulundurmak gerekir ,sevgilin 7/24 seninle birlikte değil , hiç mi sokakta tek yürümüyor bu kız, muhakkak laf atanlar oluyordur madem bu kadar dokunuyor sana hiç dışarı çıkarma . böyle şeylerle gaza gelmeyin arkadaşlar, gerçekten hoş değil. aklı başında hiçbir kız böyle bir durumdan hoşlanmaz.

Bir erkek olarak soyleyebilirim ki, her kadin erkegi tarafindan mudafaa edilmek ister. En egitimlisinden en cahiline en kezbanina kadar hepsi bunu ister. Ha size laf atan birkac serseriyle dalasmanizi mantiksiz bulduklarini soyleyeceklerdir elbet. Fakat dedigim gibi hepsi icten ice o laf atan hiyarlara hadlerini bildirip yolunuza devam etmenizi isteyecektir. Bu kudrete sahip olmaniz onlar tarafindan takdirle karsilanacak, hoslarina gidecek, kendilerini daha bir guvende hissedeceklerdir. Bir kadinin bir erkekle birlikte olmasinin altinda yatan en temel ihtiyactir kendisini emniyette hissetmesi. Ama tabii ki gecenin bir koru dayak yiyeceginizi bile bile o insanlara kafa-goz girismek hem gucsuz, hem de akilsiz oldugunuza dalalet ettigi icin, kadinin sizden sogumasina neden olacaktir. Dusunsenize hem fiziksel, hem de mental acidan gucsuz bir erkek. Olayin akabinde "Canimsin cicimsin" diye yaralariniza baksa bile icinden "Ben nasil bir adamla birlikteyim" diye sorgulamasi olasidir.

Velhasil boyle bir durumda, yani gecenin bir koru 3-5 zibidiyle dalasmak, hele ki bunu bir kadin icin yapmak (Anne ya da kardes olmadigi surece) gayet mantiksiz bir harekettir. Hayatinizin baharinda bu dunyadan gocup gitme nedeniniz olabilir.

Sunu da unutmayin, o laf atan serserilerin muhtemelen su hayatta kaybedecek bir seyleri yoktur, ya tinercidir ya kestir, ya ayyastir. Size bir insanin insana vuramayacagi sekilde vurur icinde biriktirdigi kinle birlikte. Eger siz az-cok egitimli bir insansaniz herhangi bir dovus sanatina vakif olsaniz bile onlarla bas etmeniz mumkun olmayabilir. Yanlarinda buyuk ihtimalle kesici-delici aletleri olacaktir, her turlu pisligi yapabilecek durumdadirlar. Kafanizi bile ezerler bir tasin altinda, acima duygusu tasimiyor cunku bu insanlar.

@justaddwater

3kglık basınç kıkırdak halkaların çökmesini ya da kırılmasını sağlarmış. kaldı ki boyna yumruk atmak, hele o sertlikte çok zor. savunma halinde(rakibin boğazınıza sarıldığı varsayılarak) bile önce sol el rakibin boynuna yatay yerleştirilip sonra yumruk atılır(tamam bu öldürme amaçlı)

yani gırtlağa dirsek olsun, yumruk olsun hiçbir zaman tam oturmaz. darbeden sonra nefes almak için adamın çökmesi kafi. köprücük kemiği civarı(yan mevziler) daha uygun. 25 halkadan o kısımda zayıf olan yokmuş.

(bkz: biber spreyi)

şimdi ben buraya 3 sayfa anı yazdım, haliyle uzun sürdü ki o arada dışlamış beni ekşi duyuru. o bakımdan boşa gitti,şimdi tekrar yazamayacağım ya özeti şuydu.

yapmayın, etmeyin gereksiz atraksiyonlar bunlar.

laf atanların amacı sadece kavga çıkarmaktan ziyade sizi ekarte edip yanınızaki hatuna dair pek de hayırlı olmayan şeyler yapmak ise erkekliğe bok sürdürmemek adına götünüze yediğiniz bıçakla köşede yatarken isteseniz de hatunu koruyamazsınız, bilginize.

@miskinim: "görmeden çekip gitmek en güzeli ama küçük de bi ters bakış atılabilir belki..." demişsin iyi hoş, fakat. o küçük bakış sonrası gelebilecek olan "ne bakıyon la yrraaam" cevabı er kişiyi niyeti çekip gitmek dahi olsa sge sge kavgaya sürükler.

düşünsene bi,

+ of anam yalarım yutarımsgerim
- sizin yaptığınız ayıp ama beyler
+ sana ne la yrraaam!
- yürü hülya gidelim

he bu arada, cinsiyet "irkek"

bir OF lu olarak senede bir kaç kez laz damarı atma durumu olabiliyor.başimdan geçen 2 hikayeyi anlattığımda kız arkadaşınız yanınzdayken kavga edilmeli edilmemlimi sen karar verirsin sanırıç.
1. kız arkadasımla trafikde seyreylerken 2 tane öküz bilerek üstümüze arabayı sürmeleri üzerine ağız dalaşına girdik,kız arakdasım yapma etme muhattapp olma demesi üzerine sessiz kaldım,bu lavuklar yanındaki kıza dua et deyince e tabiki el frenini çekip heriflere dalmak farz oldu,şöförün yanındakine saydırırken sanırım birinin kaşı patladı elmacık kemiği yarıldı,benim bilek çatladı.öbür lavuk arabadan çıkıp saldırmak zereyken trafiktekiler ayırdı,kızdan feryat figanlar neyse arabaya bindik uzaklaştık.benim kız ne oldu erkeklik gösterisimi yaptın şimdi demezmi...bu sonuç 1.
2.başka bir zamanda başka bir kız arkadaşlada bir barda eglenirken alkollu oldukları belli 3 lavukla böyle bir durum oldu alkol ortami dedik aman mevzu yapmayalım dedik çektim çıkardım kızı dışarıya.kız demezmi 3 kişi korktunmu aşkım yoksa diye...buda sonuç 3.
işin özü kadınların de düşündüğünü önemseme içinden geçeni yap yoksa kanser olursun..

Bir erkek olarak şunları düşünüyorum:

- her ne kadar o adamları tek hamlede yere sermek içimden geçiyorsa da kavga olmaması için elimden geleni yaparım.

- Eğer günlük yaşamınızda sık sık kavga etmiyorsanız ve bir yumrukta herkesi yere sereceğinize dair bir his varsa kavgadan uzak durmak lazım.

- Kaybedecek bir şeyleriniz varsa (bir aile, sevdiğiniz kişiler, sizi seven kişiler, okulunuz, işiniz, vb.) kavgadan uzak durmak lazım.

- O kavga arayan adamlardan bir farkınız olduğunu düşünüyorsanız kavgadan uzak durmak lazım.

- Eğer kadınları kavga ederek etkileyeceğinizi düşünüyorsanız ve ergenlik çağını geçtiyseniz bir doktora görünmek lazım.

dişi

korkak yaftası kesinlikle almaz bence azıcık sağduyusu varsa dişi kişinin. tinercisi var hapçısı var çıkarsa tabancayı, bıçağı? olmadık şeyler değil bu ülkede 'aa börkecaan bana laf attılar sen durdun öyle hıh.küstüm' derse zaten kaçın o abladan. ha taciz filan da olursa adamı yargıyla vs ile (iyi avukat kurtarıcıdır yaygarayla bi kaç yıl yatar bile sapığımız.) cezalandırtın, yanına kalmasın. ama rica ederim erkeklik için girmeyin böyle işlere. gerçi bi takım hatunlar tarafından ay benim için 5 kişi dövdü bir övünçş meselesi de olabilir ama yine de yapmayın.

bir de örnek size:
sevgili abicim dünyanın en çabuk sinirlenen insanıdır ve geçenlerde neden baktın kavgası yüzünden kavga etti (10 kişi olup arabaının etrafını sarmışlar. karadenizli mafya çıkmış!) ve son anda kurtardı. kalıbı fena halde yerindedir ve aikido vs biliyor. 10 kişiye hiç bir şey yapamazsınız, zaten bizimki de tanıdık sayesinde kurtardı. lütfen uzak durun itten köpekten..

ben de cevaplıyayım, erkek olarak, örnek vericem.

seneler evvel ki yaklaşık 15 sene oluyor, mahalledeki halıcı pezevenk abisi ile dükkanın önünden geçen kadına laf attı, kocasıda yanın birde kadının elinde bebek. sonra kavga çıktı ve zavallı adamı dakikalarca çok fena dövdü bu halıcı kardeşler... kadın çığlık attı etraftan yardım istedi falan, çocuk bir yandan ağlıyor....

o adama o gün çok üzülmüştüm, o halıcı kardeşlerden de nefret ettim, gerçi allahın sopası yok sonra polisten pis dayak yediler ama..

neyse, orda adam karısına laf atıldıktan sonra hiç bir şey demese karısını evine götürse, içine oturuyorsa sonra gelip tek başına dayak yese daha iyidi, hatta en iyisi polise söyleyip hiç köpeklerle uğraşmamak ama tabi bir yandan gurur var... he bence o kadın kocasını takdir etmemiştir, malum kavga sırasında bile herşey olabilir.

buda öyle bir anımdır.

Erkeğim ezelden.

Gecenin bir yarısı, elde bir şey yokken ve sadece piçlik olsun diye laf atan iki tane denyoya ben karışmam. Buna benzer şeyleri ben ancak duydum, daha başıma gelmedi ama duyduklarım pek iç açıcı değildi. Sadece erkeklik olsun diye girişilen şeylerde de pek hayırlı sonuçlar çıkmıyor. Hele ki şimdiye kadar ciddi ciddi dövüşmemiş bir adamın "yerim ulan hepinizi, alayınız gelsin lan" tarzı lafları, bunları yemiş yutmuş serseriler tarafından pek de yenilmiyor artık. Sen ne kadar ısrarcı olursan ol, bi şekilde orada o dayağı yersin. Poliste mi biter gece, yoksa rektal muayene yapılırken doktorda mı bilemiyorum ama genellikle acı biter.
Ha kız arkadaşın ne der bu durumda mevzusu ise biraz daha karışık benim açımdan. Örneğin benim kız arkadaşım böyle bi şey olsa "dur, yapma etme yiğidim" demesi bir yana dursun, kendi dalacak tarzda bi insan. Çıkarır paslanmış çakısını, ben tutamam sallamaya başlar etrafa. E bana da farz olur o durumda girişmek.
Ama kötü şeyler bunlar. Daha mantıklı düşünmek gerek bu durumlarda, ki daha sonra mantıklı düşünebilecek organımız hâlâ yerinde durabilsin. Her şey erkeklik ya da gurur değil. Akıllı da olmalı insan.

ben ağız dolusu küfredeyim sonra da yolumuza devam edelim
ya da mümkünse tek dokunusta bu mahlukatlar yok olsun
ya da toplum ahlak değerlerini dürüstçe gözden geçirsin
ve bu namuslu abiler azalsın
ama siz gerçekçi cevaplardan bahsetmişsiniz
kişisel olarak ben susamam mutlaka cevap veririm
ve kimsenin başkası adına kavga etmesini
bu başı bozuk düzende istemem
adamlar aleni katili yakalamıyor bu durumu görmezler bile
bu saatte burada, bu halde,evli değilsiniz ne gerekçe ile geziyorsunuz
saymakla bitmeyecek aptal hazır cevapları var tehlike anında camı kırıp hemen yapıştıtıyorlar yüzünüze
benzeri taksimde yaşanmıştır iliskiyi etkileyici herhangi bir etkisi olmamıştır

bu arada olayı bir kadın için (anne ve kardes gibi kutsalları hariç olarak değerlendirenlere öncelikle onlar da başkalarının kutsal kadınları madem olaya erkek gözü ile bakıyoruz size emanet edilen diye sizin külliyatınızdan devam edelim şahsi görüşüm katiyen değil ama) değmez diye nitelendiren herkese kadınlara en son ne zaman bir insan olarak baktınız diye sormak istiyorum cevabını bile bile , sizin hayatınıza zaten yazık oluyor

icabında öldürürdüm.

cinsiyet: bağyan

şimdi kısaca açıklamak gerekirse eğer hıyarların amacı olay çıkartmaksa kız arkadaşınız emin olun bulaşmanızı istemez. hıyarın amacı belli, adam dövmek. erkek grubuna bulaşamayacağı için yanında kadın olan bir erkeği tercih etmiş. ayrıca kesici delici aletleri olabilir, sizi yaralayabilirler. kız arkadaşınız bile size zrar gelmesini istemez emin olun. zaten eğer sizin yle bir durumda dövüşmenizi isterse o kızı atın gitsin. işe yaramaz. dediğim gibi hiçbir kız sevdiğine birşey olsun istemez. hele kendisi için asla.

ama eğer dayanamaz adamlara dalarsa gözümde ne kahramanlık mertabesine yükselir ne de enayi olarak görünür. sonuçta olaysız geçen,g üzel bir günümüzün ar damarına basılması, kışkırtıldığını bilmesine rağmen dayak yemesine bozulurum. ama o dayağı benim yüzümden yediyse bol bol şımartırım ki bazen erkekler sırf bunun için dayak yemeyi göze alabiliyor :))

cevaplar çok uzun yea :/ okuyamadım.
bir bayan olarak, genelde duymamazlıktan geliyorum atılan lafları, özellikle de yalnızsam. manitamla birlikteyken de laf atan olmaz zaten pek, manitam da bulaşan bir adam değildir genelde, umursamayız yani ailecek.
ama laf atan adam iyice sokulduysa, oramı buramı ellemeye kalktıysa, hakaret ettiyse ya da peşime takıldıysa bir güzel bozarım adamı, ya da çığlık çığlığa bağırırım, etrafa rezil falan ederim ki zaten inkar edip kaçar genelde. dişime göreyse döverim de (erkeğe gerek kalmaz yani) ya da en olmadı polisi ararım. tabi laf atanın üstüme yürüme ihtimali de var, ondan dişime göreyse diye yazdım baştan.
birisi kavga çıkarmak için erkeğin yanındaki kıza laf atıyorsa acizdir bence. bu durumda kızın yanındaki adam susuyorsa kılıbıklığından değil, efendiliğinden susuyordur. hem nasıl bir şeydir adamın yanındaki kadına sarkmak? hadi kadına saygınız yok, artık adamlara da mı saygınız yok (burda yazar haberdeki hödüklere seslenmiş)?

yanimdaki erkegin boyle bi durum karsisinda, o kisilerle herhangi bir sekilde muhatap olmasi beni deli eder acikcasi..kesinlikle orali olunmamali, o taraf bile bakilmadan yola devam edilmeli..sacma satasmalara prim vermesi, asla onun beni korudugu izlenimi falan da uyandirmaz bende, bilakis o insanlarin seviyesine iner gozumde..

erkek olaraktan icimden ne kadar heriflere dalmak gelse de adamlarin silah, bicak ve bilimum seyler cikarma ihtimaline karsi kavga etmemeye calisirim. daha once birinin yazdigi gibi somut bir olay varsa boyle elleme falan artik ne bileyim o zaman isler degisir..

ama genel olarak hem kendini hem kizi tehlikeye atmaya hic gerek yok. 2 bicak darbesine geberir gidersin yazik olur. ha ayrica "niye kavga etmedin askiim" derse kiz siktiri cekerim ona da..

bir erkek olarak cevap veriyorum ki yürür giderim. böyle bir durumda adamlara dalacak herhangi bir erkeği de basit bulurum.

cevaplar arasında kendini savunmak için öldürebileceğini söyleyen kişiler çıktı , size laf atan insanların bu kişilerden farklı olduğunu düşünmüyorum , eğer başınıza çok geliyorsa biber gazı alın , ya da köpek alın , köpek varken kimse bulaşmaz size . köpek iyi fikir

bana laf atılmasını kendimle ilgili bir konu olarak görürüm. ben tepki vermemeyi seçtiysem, erkek arkadaşıma da bişey söylemek düşmez.
bu tip konularda, kadının tepki vermek istemediği, sadece uzaklaşmak istediği durumda erkeğin kendine vazife edinip kavgaya girişmesi çok sinirimi bozar. bunu benim için yaptığını düşünmem. çünkü ben tepki vermiyorsam, o sadece beni "yanındaki kadın" şeklinde bir aksesuar olarak algılayıp, kendi egosu için dövüşüyordur. hiç hoşlanmadığım bir davranıştır.
ha ben tartışmaya girişirsem ve o bana arka çıkmaz da kaçarsa farklı olur. ama ben de zaten yanımda erkek varken o tip tartışmalara girmem pek, çok ters bişey söylenip çok sinirlendirilirsem yanımda sevgilim varken tepki veririm.
kadın görüşüm böyle.

olaya kız evinden bağlanıyorum:

A. Olay geç saatte, tenha bir yerde tezahür ediyorsa;
duymamış gibi yaparım, hatta o kadar duymamış gibi yaraım ki, yanımdaki karşı cins kişinin verdiğe tepkiye ' ne lafı, amaaan, yürü, yorgunuz, boşver gidelim ' vs şeklinde yanıt verip, kolundan tutup yürümeye devam ederim. baktım erkeklik gururu zedeleniyor gibi hissediyor ' onlara istediğini vermemek' bazlı cümleler kurarım.

B. Olay insani saatler dahilinde, kalabalık bir yerde tezahür ediyor;

işte bu tamamen o anki hislerime bakar. misal etrafta polis falan varsa, yanımdaki erkekten önce ben şarlarım ama şarlamayı da doğru bir biçimde yapmak önemli. ' manyak mısın? salak' gibi ifadelerle değil de, etraftakilerin de duyabileceği şekilde, yolda yürüme hakkıma müdahale etmek gibi, kendi hislerimi ifade eden cümleler kurarım, onlara da anlatırım. ( sizin bacınız yok mu? sorusuna da çok kılım) misal, efendi efendi yürüyorum şurda, buna niye müdahale ediyorsunuz ki? diyeceğim cümlelerden biri olabilir.

kalabalık bir saatte, kafamda başka şeyler varsa ya da yorgunsam, yani uğraşcak halim yoksa yine görmezden gelme faslı gibi takılırım. Yukardaki şarlama olayım da, en azından milletin içinde azcık rezil olsunlar, birileri tepki versin diye ama malum karanlıkta, tenhada yapmam evet yemez.

Not: Tepkilerimde yanımda erkek olup olmaması bir şey fark ettirmez.

Yanımdaki erkek de görmezden gelirse hoşuma gider, çünkü bir de onun olayıyla uğraşmak gerekir. Haaa ola ki tenha ya da kalabalık kavga çıktı, ben de dalarım. Çıtı pıtı değilim pek, sererim yani 3, 5 ya da dayak yenir beraber :s

Ekleme: Şunu yazcaktım, unutmuşum. Laf atma bahanesiyle, kavga etmek isteyen 2 erkek tarafı, horoz dövüşüne benziyor. Kaba bir tabir oldu, genelledim, umarım alınan olmaz. Buraya yazan kadınların çoğu horoz dövüşü olayından haliyle hazzetmiyor ama herkes böyle olacak değil. Mesela o laf atan kazmacanların, kazmanotların ( apaçi yerine böyle demeyi tercih ettim) kız arkadaşları, aksi yöndeki tepkiye hasta olabilirler. ' ayyyy, benim için kavga etti' olayıyla kişilğini beslemek isteyen kadın sayısı da az değildir sanırım.

peşinen not: erkeğim .)

Benzer bir olay başıma geldi. Lisede bir dershane sınavı çıkışı haftaiçi geç bir saat olduğu için iki kız arkadaşa evlerine kadar refakat ediyordum. Yolda üç tane ayı yanımızdan geçerken kızlardan dünyanın en güzeli olana aleni laf attılar. Ben dayanamadım dönüp "sizin ananız bacınız yok mu, biraz erkek olsanıza" gibi bişeyler söyledim. Beklemedikleri için biraz afalladılar ama diklendiler, ben de atladım üstlerine 1-2 onlar bana vurdu ben de üçbeş tane salğam indirdim onlara, dişli olduğumu görünce "sen yanındaki kızlara dua et diyip" uzaklaştılar.Ben de üstelemedim hiçbişey olmamış gibi kızlara da dönüp yolumuza devam ettim. Kızlardan dünyanın en güzeli olanı çok etkilenmiş olacak ki hareketlerinden belli oluyordu, koluma falan girdi. Bilmiyorum belki de sadece minnet duygusuyla yaptı.

Sonuç:

1- Dönüp laf atanları pataklarsanız yanınızdaki kızın gözünde kahraman olursunuz.Kız bu arkadaş siz ne kadar mantıklı olduğunu düşünsenizde bi erkek güzel bir kızdan ne kadar hoşlanırsa, bi kız da kendisini koruyabilen bir erkekten o kadar hoşlanır. Bu yaradılışlarında var.

2- Dönüp laf atanlardan sağlam bir dayak yerseniz yanınızdaki kıza rezil olabilirsiniz. Ha eğer gerçekten hanımefendi, akıllı, mantıklı biriyse yaptığınız hareketten yine etkilenir ama nerde öyle kız.

3- Örnek verdiğim olayda dayak yeme olasılığım olayın gerçekleştiği şeklinden çok daha fazlaydı. Dönüp cevap verdiğimde ya da üstlerine atladığımda ne yanımdaki kızları etkilemek gibi bir niyetim vardı, ne de dayak yiyip rezil olma olasılığını düşünüyordum. Fakat şimdi düşünüyorum da yaptığım şey çok yanlıştı zira orada yaptığım şey korumak istediğim arkadaşlarıma çok daha büyük zarar verebilirdi. O ayılar beni sağlam bi dövdükten sonra kızları daha kötü taciz edebilirlerdi. Bu nedenle böyle bir durumda olaya erkeklik gururuyla değil yanınızdaki arkadaşınızı en iyi nasıl koruyabilirsiniz düşüncesiyle yaklaşmak gerek. İlk düşünülmesi gereken şey kızı oradan en kısa sürede uzaklaştırmak olmalı. Sonra ister dönüp kavga edin, ister unutun gitsin...

Dikkat bu cevap, cevap okumaya üşenenler icin gereginden fazla kelime icermektedir, vesilesi ile kalici can sIkIntIsIna neden olabilir.

isim gucum yok bugun butun cevaplari okudum. aradan bir kac hanfendi ve beynfendi nin verdigi cevaplar ,elbetteki benim nazarimda, dikkate alinacak kadar gercekci. mantikli degil belki ama gercekci. verdigim ilk cevap gibi.

madem böyle bir durumla karsilasildiginda laf atanlari ciktiklari delige ayaklarindan geri sokana kadar dovmek isteyen ve bunun icin gerekli girisimde bulunan erkekler, hoduk, hanzo, degersiz, gereksiz guc gosterisi yapma geregi duyan kucuk sikli salaklar, laf atanlardan bir farki olmayan basit birer coklu organizma, dizo, vesaire diye taclandirilabiliyor, benim de ,hakkimizda, boyle dusunen gencler ve kendini modern hissedenlere sormak istedigim bir sey var.(acaba nedir?)

sokagin ortasinda ya da kiyi kose kenarinda, gece ya da gunduz, alenen ya da dolayli yanindaki kiz, kari, sevgili, es, anne, kardes yani cuku olmayan kisinin cinsel hayatina is olundugunda nasil oluyor da, hadi yuru gidelim, aman bosver sen onlari, terbiyesizler, deyip icindeki hayvan susturulmadan oylece basip gidileiliyor?

yahu bu serserilerin niyeti ne olursa olsun, dalimi kiranin agacini kokunden sokmeyinceye kadar bazisina uyku yok iste. Neden bunu cehaletin kor gozu diye cagiriyorsunuz ki? Senin ruh halin bu konuda sessiz kalip olmemeyi, yaralanmamayi, o sokaga girdigin gibi cikmayi gerektiriyor olabilir. ama adini yine ne koyarsan koy sen de bilmelisin ki manyaklik da mertebeyle. Yani senin yanindaki her kim olursa olsun. Ona yavsayan bir labunyaya, pis, allah belani versin senin anan bacin yok mu? kaka cocuk, cipsi-kola kilit` diyip yola devam etmek bunu yaparsa kanina dokunacak benim gibi bazisinda gecer akce degil. o laf atan kamillere de aslinda bu mertebenin ne kadar asagisinda olduklari bir jedi tarafindan en az bir kere gosterilmeli. Ha sen bunlari sabaha kadar dov herhangi bir sey degisir mi? Degismesin. Dert degil ki. Zati ben dunyayi degistirip daha guzel bir yer yapmak istemiyorum, sadece benim gibi kulagina boyle bir sey carptiginda onu ordan almazsa uyuyamayacak olan bir bunyeyi o gotverenlere temiz bir sopa cekerek rahatlatma hevesindeyim. Kustuklari o kelimeleri kana bulayip yutturmazsam onlara, yaptigim her is bana batar. Skmisim kiz arkadasi(yani bu bir itiraf degil elbette) bencilligim saha kalkiyor ki gidip kizdan tozdan habersiz kesiyorum bileti. Kabadayilik, cengaverlik degil. serserilik hic degil yaptigim, ki onlarinki serserilik. ben sadece iyi orta gol getirir onu gosteriyorum ,agir, cekimde.

Yaninda ne gibi bir enstruman tasidigi da onemli degil bu gavatlarin. Alir onu gotune sokarim. Ha demir dir ayri, kursundan hizli kosamiyorsan belaya da bulasamayacaksin. Nasil ayirt edilir? Edilemez..


Adama sorarlar, sen her ,hist, diyene bakiyor musun? diye. Iste o an duruma gore degisir. Yoksa bir omur(belki) koyun koyuna yatacagin hatuna, sikli tasakli laf atanlara cevap vermden yurumek adamin icine evlat acisi gibi oturur. Cok senedir o memleketin sokaklarinda geziniyorum. Mr spak degilim ben, yaptigim her seyin mantikli olmasi saglam dusunce temellerine oturmasi gerekmiyor. Tinerciyse, hapciysa ne olmus? Bu her boku yedikleri halde onlardan korkmamiz gerektigi manasina mi geliyor? Her laf attiklari sessiz kalip onlerinden gecip gidecek degil ya,gun gelir adamin biri cikar onlari tas edip dumanini da icine ceker ,a, demeden yok olurlar. mazallah.

Ayrica o hiyarin(laf atan) amaci olay falan cikartmak degil. Ben yatkinim azcik o hiyar olayim. Yanimda benim gibi ipsiz sapsiz iki tane de lale. Elimizde cigara, haplari da yutmusuz, kafamis mis, asosyal oldugumuz icin manitacilik da yapamiyoruz. Dusen motoru da gecesine skip gonderiyoruz. Tam bu bitik ruh hali icindeyken onumuzden guzel giyimli yakisikli bir cocuk ve bebek gibi bir hatun el ele kol kola muhabbet edip guluserek geciyor. Aldigi amfetaminden manyamis grubun ezigi grubun dogal liderine kas gozle gecen cifti gosteriyor. Bu sahneye olan kiskancligini nasil bertaraf edecegini bilemeyen uflenti laf atma vasitasi ilen kiza dolayisiyla elemana yaziliyor. Ben onun ictigi birayi alir gotune sokar gozunden yas gelene kadar da tutar skerim arkadas.

@kantelem adamin biri de kirk sene ceza yattiktan sonra cikmasinin ertesi hasimlarindan intikamini alinca, ,acaba cok mu erken oldu?, diye kuruntu yapmis. boyle bir durum da var.

Ne korkaklik ne aptallik. Canini sIkIyorlarsa, canlarini sIkacaksIn.

Belki de bu tavir yetisme ve kendini yetistirme meselesi, bazisi misketle buyudu bazisi disket ile. Her ne kadar bunu boyle yapanlara ,okkuz, etiketi seri olarak yapistirilsa da boyle bir durumla karsilasirsa sergileyecegi cehaletiyle gurur duyacak insanlar da taniyorum.

Son olarak @snow bros, @tgc iyi demis. Ama en guzelini @radikal herif eklemis.

ilk cevapta dedigim gibi pipi,m var.

(Ayy pipi dedi)

reserved

dövebilecekse cevap versin, yok dayak yiyip kendini de beni de rezil edecekse hiç bulaşmasın.

edit: atılan lafın mahiyeti de önemli tabii, gerekirse ben de döverim duruma göre.

onlarin kaybedecek bir seyleri yok. senin kaybedecek cok seyin var. bu bir cesaret vs. pisiriklik meselesi degil, bile bile belaya atlamak vs. akillilik meselesi. galahad'a katiliyorum.

tinerci bebelerin SAT komando yuzbasiya picak takip oldurdugu, icerde on sene yattiktan sonra tekrar aramiza geri dondugu bi ulkeden bahsediyoruz.

ite dalasmaktansa, caliyi dolasmak yegdir. atalar, nur icinde yatalar boyle demis. onlari dinlersen zarar etmezsin. onlari dinlemez, "alt beynini" dinlersen, cok pisman olursun. nezarethane, mapusane, hastane hatta gasilhane senin yolunu gozler...

kadın tarafı olarak sevgilim yürüsün gitsin gece gece olay çıkarmasın iki salak yüzünden derim. yürüdü gitti diye korkak ilan etmem ama yürüyüp gitmez de orda rezillik çıkarırsa(dayak atması ya da yemesi farketmez) bırak kahramanlığı kompleksli biri olduğunu düşünürüm. kime neyi kanıtlıyor ki.. aşamadıysa bazı şeyleri kendi içinde, kendini kanıtlama çabası falan düşündürür beni.

yaşanmış olay. sevgilim sağolsun eve bırakmıştı beni. geri dönerken mahallenin serserileri kovalamış bunu bizim mahallenin kızının yanında bir daha görmeyelim seni diye. bizimki de koşturup o sırada gelen otobüse atlamış kaçmış. akıllı adammış demiştim o zaman ahaha. bu mantıktaki adamlarla kavga etmek salaklık değildir de nedir..

ben kendimi tüylü kabul ediyorum, tüy az tutan kumaşları evde giyip çok tüy tutanları kuru temizletip, özel verdikleri torbalarda saklıyorum.

furminator

Kesinlikle furminator, hem şampuanı hem tarağı var. Sonuca inanamayacaksınız.

iki kedim var. ilk zamanlar ben de her yere örtüler seriyordum. kedi elbette ki gidip örtüye oturmuyor. sonra ne kediye ne kendime eziyet çektirmeyi bıraktım. sonuçta stresten hastalanıp bir de daha çok tüy döküyorlar.

kedilerim sayesinde bir başak burcu olarak tersine evrim geçirdim ve çok mutluyum. ne öyle durmadan evi temizle. hizmetçi miyim. azcık da ev tüylü oluversin canım.

durmadan siyah kıyefetlerimi tüy toplayan aletlerle temizliyorum. naparsınız.

her gün kedi tarağı ile tararsanız dökülen saçılan tüy miktarı çok azalacaktır. her gün tarıyorsanız, bir kaç gün ara verip tekrar taradığınızda tarakta göreceğiniz tüy miktarı, size bu hayvanların neden her gün taranması gerektiğini anlatacaktır.

arkadaşım kedisini traşlattırıyor. valla kedi rahatladı diyebilirim. arkadaşım zaten acayip rahatladı.

hangi sitelerde uygun mesela.amazon falan deme eline ulaşmaz.boşa paran gider.

Amazon mu? N'aptın be abi.
Muhtemelen lensci.com gibi siteleri soruyor. Ben de fazla bilmiyorum hatta 1-2 ay sonra oradan bir lens almayı düşünüyorum.

lensci , lensal gibi türk sitelerini kastettim.

(bkz: lensal.com)

benim için lens = objektif.kontakt lens diyemediniz mi ?

lensmarketten uzak dur derim. bi lens aldım anam ağladı. var dediler, geliyor dediler aylarca gelmedi.

@cereal killer teşekkür ederim 5. cevapta konuyla alakalı bişey geldi daha sağol.

lensci.com'dan birkaç kere aldım, lensler sorunsuz ve gayet ucuz bir şekilde ulaştı elime.. reklamını yaptıkları bir aylık lens, solüsyon gibi promosyonları beklemeyin ama, şans işi onların gelmesi..

solotica lenslerden almıştım,onlar sadece internetten alınıyor zaten,eğer yurt dışına gidip gelen kimsen yoksa tabi. google da yazıp inceleyebilirsin,lens oldugu anlaşılmayan tek marka :=)

www.lensoptik.com.tr son 3 seferdir lenslerimi buradan alıyorum. Sorunsuz şekilde bir iki günde elime geçiyor. Ben henüz bir problem yaşamadım.

3 kere lensmarket.com dan alışveriş yaptım hiç bir sorun yaşamadım, ertesi gün elimde oldular. 2 kutu alındığında hediye ettikleri lens solüsyonları da cabası.

o mağazadan alışveriş yapmayın.

kuru temizlemenin suçu bence. o işi yapanlar bir giysiyi görür görmez temizlemeye ne tepki vereceğini çok iyi biliyorlar. hangi kumaş ne hale gelir kesinlikle farkındalar. ama uyarma gereği duymayıp alıp yapıyorlar. bence onlarla kapışın. bir mağaza, sattığı ürünün herşeye dayanacağının garantisini vermek zorunda değil. ama etiketinde filan kuru temizleme yapılır yazıyorsa ve kuru temizlemeye gidince bu hale geldiyse mağazayla da halletmeye çalışabilirsiniz belki.

elbisenin etiketinde kuru temizlemeye verilebilir sembolü varsa her ikisine de saldırın derim. mağazayı hakkınızı aramakla işin peşini bırakmamakla tehdit edin. özellikle mağazaya karşı sert ve hakkını arar bir duruş takınmaktan başka yol yok gibi. sonuçta bunlardan birisi hatalı ama onu siz tespit edebilecek konumda değilsiniz, o sebeple kaybınızı maksimum düzeyde giderecek şekilde hareket etmeniz lazım. ve evet, demek ki oradan alışveriş yapılmazmış.

yağlı ve tuzsun-az tuzlu patlatılmış mısır sonradan üzerine dökülen tuzu da tutar, ayarlamsı da kolay olur.

tencerede patlatıyorsan eğer önce yağı birazcık kızsın içine tuzu koy ama çok kızdırmamaya dıkkat et yoksa sıçrar. hemen sonra mısırını ekle patlat. mis gibi olur, afiyet olsun

patlamadan önce tuzlandığı için patlayıp da asıl büyük kısım içten çıkınca tuzsuz kaçıyor. patladıktan sonra tuzlamak gerek. onu da nemli olmadığı için üstünde tutmuyor. patladıktan sonra yağ ve tuz karışımında çevrilirse tuzlu olur.

birkaç parça tavuk, konserve mısır, mayonez, maydonoz alın. sonra yağ ve çeşitli baharatlarla teflonda pişirin. sonra ekmek arasına dayayın hepsini ya da tabağa koyun öyle hüpletin.

yok ben ekmek sevmem derseniz de bulgur alın, bulgur pilavı yapın. 10-15 dakikada olur hepsi..

parca parca tavuklari (buttur gogustur) biraz zeytinyagi kirmizi biber kekiz tuzla harmanla, kabuklari tertemiz yikanmis patatesleri kabuklarini soymadan elma dilimi seklinde kes onlara da yine az z yagi kekik kirmizibiber sarimsak tozu tuz koy hepsini firina at. pisir. hem cok kolay hemi leziz

melemen yapabilirsin. taze fasulye de hem basit hem çabuk olur. hem de soğuyunca da yenebilir.

tavuk parçalarını önce yumurtaya, sonra corn flakes e bulayıp fırına atın. çok basit ve lezzetli. (şekersiz, standart corn flakes)

tavuk parçalarını şerit halinde kesip biraz kavurun. üzerine köri ve krema ilave edip tavada pişirin. bunun içine mantar da girebilir. güzel oluyor. (krema küçük süt paketleri gibi paketlerde, marketlerde satılır)

bikaç haşlanmış sosisi doğrayın, bi konserve garnitür, bi konserve mısırla karıştırın. ufak taneli bi makarnayı haslayın. bunların hepsini yoğurt ve mayonezle karıştırın. nane ekleyin. güzel bi makarna salatası.

makarna salatası sosis yerine salamla daha güzel oluyor bi de ben zevsizce kekik katmayı seviyorum^^

bir de göğüs tavuk domates sarımsak biber tencerede pişirince de güzel bir enstantene oluyo.

bayan felan deyince pembe geldi aklıma pembe koyun isimini kesin zengin olursunuz.

"bağyan" koyun diyeceğim ama, bana göre sempatik, millete nasıl görünür, bilemem.

"style" olabilir. Hiç içime sinmese de aklıma geldiği için söylüyorum " esharp" tarzi bi'şey olabilir. Ne tarz giysiler satılacak? Yer olarak neresi? Reklam- pazarlama uzmanı gibi konuşmaya başladım:)

artemis
daphne
helen
leto
pandora

çok kötü bunlar be

yabancı isimler daha çok tutuyo nedense...
dress up?

bu ara pek bi moda SHE =)

asena ya da athena

kapkaç olsun. soad'ın steal this album'ü tadında. açılır açılmaz posta gazetesinde de çıkar adınız, reklam olur.

(bkz: Belle)

giyinn

mintan

gardırop

otel için nette gecelik 25-30 tl görmüştüm ama sitenin bilgileri eski olabilir, googleda iğneada olarak aratınca çıkan ilk sitede her türlü bilgi var otellerin telefonu ulaşım için alternativler falan, arayarak fiyat alabilirsiniz.

bende google üzerinden baktım biraz 2yıldızlı bir yer kişi başı67 yazıyordu. abartı rakam bu. kırklarelili olan ya da yakın tarihte giden var mı diye buradan soruyorum.

pansiyonlar çok ucuz. yani genelde otel ve pansiyonlar hep dolu oluyor ama oranın halki kendi evini pansiyon olarak açıyor müşteri çıkınca. geçen yaz bize bi ev verdiler, geceliği 20 tl. üç kişiydik. ev üç oda bi salondu. kadın bize bıraktı gitti.

evleri pansiyon şeklinde kiralayabiliyor oranın halkı. biz iki hafta önce oradaydık bir haftalığına kocaman evi 200e tuttuk ki denize çok yakındı ve biz çok kalabalıktık. neyse, aslında iğneadada kamping alanları var ve çadırını falan kapıp acaip ucuza tatil yapabilirsin. ki ben arkadaşlarımla böyle bir tatil yaptım, inanılmaz eğlenceli.

iğneadaya kendi aracınla gideceksen vize yolu üzerinden gitmeni tavsiye ederim takribi 3-3.5 saat sürüyor ama otobüsle gidersen 4 saatte iğneadada olursun.

ismek'in ücretsiz kursları var. size en yakın kurs yeri ve saatine bakabilirsiniz. internet sitesinde kontenjanlar görülüyor.
ismek.ibb.gov.tr

Oya Tolga'ya gitmiştim ben. Boğaziçi üniv. mezunlar derneğinin düzenlediği kurslardan biriydi, ama kendisi de ayrıca ders veriyormuş. İyiydi.

ismek çok güzel fakat makyaj kursundan çok meselki sertifakalar vermek üzere kuaförlük/cilt bakımı gibi programları var. bulamadım maalesef.

isim üzerinden gitmek daha kolay olacak sanırım. ancak oya baydar'ı aradım 2 saat 450 milyon dedi, ben ona dönerim? ama daha ucuz alternatifleri olan varsa dinlerim.

www.hediyeyarat.com

bu soruya bir türkçü farklı yanıt verir, atıyorum bir komunist farklı yanıt verir. varmaya çalıştığınız noktayı anlayamadım sanırım.

ha, bana soracak olursan, hoşuma gitmez. o adama kıt akıllı muamelesi yaparım.

Atatürk ve devrimleri konusunda pek fikri olmadığını düşünürüm.

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir (yeterlidir)." mustafa kemal atatürk

o dövmeyi yaptırmak bu lafı eden bir liderin hatırasına saygısızlıktır kanımca. isteyen istediği dövmeyi yaptırsın ona lafımız yok tabi ki. ama niyet vücudu süslemek değil; atatürk'e olan saygıyı ifade etmekse bunun yolu yukarıdaki ikinci cümlede bizzat kendisi tarafından belirtilmiştir. okuyun, öğrenin, anlayın, hatırlayın, savunun.

bir arkadaşım var ülkücü onda görmüştüm, bilmiyorum çok karizmatik buluyorum diye yaptırdım demişti. bir de solcu bir kız tanıyorum harbi harbi solcu, en büyük devrimcilerden biri olduğu için demişti ondan yaptırdım demişti.

şekilci derim.

çok kıro bir şey bence. hani mümkün olsa müslümanın birinin koluna hazreti muhammed ile ilgili bi şey yaptırmasından farklı gözükmüyor benim gözüme.

insanlar ne der kaygısıyla dövme yaptırılmaz zaten. görsek ne düşünürüz, bence bi önemi yok. içinden geliyorsa bırakın yaptırsın. bence dövme, kişinin kendisi görmek için yaptırması gereken bişeydir. kolunda onu görmekten hoşlanacaksa yaptırsın. atatürk görseydi ne düşünürdü, onun da bi önemi yok. yaptıranan kendisine güzel bişey ifade ediyosa doğrudur. onun anladığı önemlidir.
ne biliyim, bi dikenli tel, bi kurukafa dövmesinin benim için bir anlamı varsa, bütün dünya mal mısın desin, yine yaptırırım sonuçta.
ha zaten insanlar görüp şöyle şöyle düşünsün diye yaptıracaksa dövme yaptırması toptan hatadır.

bazi dovmeciler* bedavaya yapiyorlar bunu.

sirf sekilcilik gibi geliyor bana. obama'ya sinek oldurdugu icin peta'nin verdigi tepki gibi cig, zorlama geliyor. o dovmeyi yaptirana kadar nutuk'u tekrar okumayi tercih ederim sahsen.

(söylenmiş ama)bedava yaptırdığını düşünürüm.
bir ara haberlere bile çıktı, adam bedava yapıyormuş atatürk imzası şeklindeki dövmeyi.
ha bir de, sürekli metal gruplarının tişörtlerini giyip sokakta gitar çalıyormuş gibi yapıp yürüyen yavuşak metalcilerden farkı olmaz gözümde.

(bkz: atatürk'ün imzasından dövme yaptırmak)

bence normal birşey. bana göre atatürk ün imzası ciddi karizma, çok şekilli. bunun illa bir anlam ifade etmesi gerekmiyor. krolukla veya görgüsüzlükle de alakası yok.

ben önceki yazılmış olanların dışında bir şey düşündüm nedense. bir yandan tabii ki "atatürk sevgisi bunu ne kadar kaldırır" meselesi var, yok değil, ama diğer yandan da şu: sen atatürk'ü bu kadar seviyorsun sayıyorsun çok güzel, ama atatürk seni görseydi üstüne imzanı atar mıydı? ya da sen bunu düşünüyorsan kendini ne kadar önemsiyorsun? bir yandan kendini metalaştırma diğer yandan ise yanlış bir yönde aşırı önemseme. ben bunu görürüm atatürk imzası dövmesinde.

'cereal killer' düşündüklerimin aynısnı yazmış,bence kardeşinize burada yazanları bile okutmanın anlamı yok,içinden geldigi ve istediği gibi hareket etsin.

Selamı sabahı keserim, meraba meraba o kadar.

niye bit dovme olarak Ataturk e olan saygini digerlenine gostermek isteyesin ki? eger illa Ataturk u hatirlatacak birseyler takmak istiyorsan imzali kol saatleri var cok guzel. ben oyle yapiyorum.

yarın öbür gün karakola düşerseniz 5. kattan atlayıp intihar etti diye gazetelere çıkmanızı önleyebilir. bu açıdan faydalı bence.

kardeş demişsiniz, daha genç olduğunu varsayarak ideolojilerin yaşla beraber değişebileceğini düşünüyorum. çocuk yarın bir gün dinci/liberal/komünist olacak ama kolundaki yüzünden kendisiyle çatışmaya girecek. yapmasın bence. ya da geçici falan yapsın nebleyim.

manyak derim çok kısa olarak.

atatürk dirilip görse sopayla döver çatçat diye..
mesela neden türk bayrağı değil, atatürk büstü ya da minimalist bir resmi böyle sırf gölgelerden oluşan filan, niye böyle şeyler değil de imza? başka türlü bakış açıları herhalde.
absurd olsa da ben de şu hapishane dövmelerinden dirsekteki örümcek ağları olayını çok beğeniyorum ama yaptıracağımı sanmam :)

insanın ideolojik yönelimi 40'lı yaşlarında hatta daha sonrasında bile değişebiliyor. eminim kardeşin oldukça gençtir, hiç o kadar emin olmasın hayatının sonuna kadar o dövmeyi gururla taşıyacağına.
lakin dövme de güzel bişey, estetik bulduğu ya da daha kişisel bir anlamı olan bir şekil yaptırsın bence. pişman olma ihtimali azalır.
bir dövme sanatçısının röportajını okumuştum, ideolojik veya dini simgelerin dövmesini kesinlikle yapmadığını söylemişti mantıklı bence de.

Bu kadar manyak falan demenize gerek yok o kadar garip bir durum değil bence çünkü gidip atıyorum aslan orumcek vs. yaptıracağına Atatürk'ün imzasını yaptırır burdada kımsenın ona manyak deme hakkı yoktur.

askerliğimi rdm olarak yapmıştım, bizim taburda ciddi oranda epilepsi rahatsızlığı bulunan, bu durum gata'dan falan raporlarla belirlenen ve askerlik yapamayacak durumda olduğu belli olan bir elemanın, neredeyse tüm askerliği hastanede geçmesine karşın (ben kendisini 2 kere görebilmiştim sanırım, gelir gelmez tekrar sevk ediyorduk), askerlik yapamaz raporu alması aylar sürmüştü. sana tavsiyem hem yoklama sırasında hem de eğer gönderilirsen askere giderken tüm raporlarının, rahatsızlıklarınla ilgili tüm belgelerin en azından kopyalarını yanında götürmen. ne yazık ki askerlik yapamaz raporu vermemek için epey uğraşıyorlar, umarım şanslı olursun.

epilepsi hastası bir akrabam yapmadı askerlik.

babam %30 dereceli epilepsi hastasıyken askerlik yapmamış. belki hastalık derecesinin etkisi olabilir.

eşim MS. 2 sene "erteleme" aldı, 3. muayenede askerliğe elverişli olmadığına dair rapor verdiler. durumu öyle kötü değil. eli kolu tutuyor yani. ve zırt pırt atak geçirmiyor.

lazer tedavisi var çatlaklar için. onun dışında birşey işe yaramaz.++

edit: dr muradın ürünleri var ama o kadınların bel ve kalça bölgesi için.

lazer tedavisi kesin çözüm mü? etrafınızda yaptıran, gören, duyan, bilen var mı?

bir krem var eminim. pahali bi ince. ama var en kotu ihtimalle yardim ediyor. yarismaci bir arkadasim kullaniyordu. ama sorarsan adi nedir: ?

rejene o krem, bir ara boyna reklamı çıkardı.

bir de benim bildiğim o çatlaklar pek gitmiyor. ölü deri falan filan.

bu arada body dolayısıya çatlak oluşumu başladıysa, cildini nemlendirecek ve besleyecek krem/sabun vesaire kullanmya başla, önüne geçmeye çalış yani.

aslında burda çatlakların seviyesi önemli. örenğin çok göze çarpan, beyaz ve fazla cinsteyse çatlaklar lazer tedavisi en iyi yöentem. ama buğday renginde, az ve sadece bel bölgesindeyse dr muradın ürünleri gerçekten iyi. kendimden biliyorum. hiç iz kalmıyor. eğer kollarınızdakide azsa dr muradın ürününe bakın derim. ama eğer çoksa lazer tedavi en iyi yöntem. çünkü kozmetik rürünü bile kullansanız 52 kiloya çıktığınız anda çatlaklar gözüküyor. bu yüzden durmadan kilonuzu sabit tutmaya çalışıyorsunuz. arkadaşım lazer yaptırmıştı işe yaramştı. şimdi aşırı kilo (7 kilo ve fazladı) almadığı sürece çatlaklar belirmiyor.

ani kilo alımlarında, deri genişlediği için çatlaklar oluşuyor (diye biliyorum). sümüklü böcek kremi falan filan vardı bi ara, işe ayrıyormuş, 35 lira galiba fiyatı. kozmetikçilere sorun.

benim de spordan sonra benzer problemim oldu, çok da belli olmuyor ama ben çok rahatsız oluyorum. dr murad mı rejene mi alayım?

hiçbir krem çatlakları etdavi edemez. sadece bölgedeki rengi dengeleyerek daha az görünmelerini sağlıyor. çatlak bi kere olmuşsa olmuştur. anca ameliyatla düzelir. (deri aldırma) onda da ameliyat izi kalır, zaten kol için uygun bi yöntem değildir. çatlaklar oluştuktan bi süre sonra zaten kırmızımsı rengi kaybolur, solar. kremlerin etkisini zaman da sağlıyor yani.

ciltte oluşan izler ne yazık ki dermis hasarını gösterir. günümüz teknolojisinde dermisi tekrardan onaracak bir yöntem yok. bu nedenle hiçbir ürünü kullanmanızı önermem. ek olarak lazerin hiçbir faydası olmayacaktır. Geçmiş olsun.

çatlağın derecesine bağlı ve ne zaman çıktıgına.eger çatlaklar oluşalı çok fazla zaman geçtiyse üzgünüm ki şansınız çok az.yeni oluşan ve az belirgin çatlaklar için lazer tedavisi işe yarıyor,çevremde yaptıranlar oldu.

hımm garip bir soru olmuş, çok basittir aslında cevap ya. gece yastığa kafanızı koyduğunuzda onun yüzü geliyorsa aklınıza ayrılmayın; gelmiyorsa ayrılın..

En temizi.

dönünce başkasını bulurum diyorsan hiç düşünme ayrıl derim.hatta klişenin dibine vurup,"önüne daha iyi fırsatlar çıkar ,doğru adam ben değilim beni bekleme" derdim ben.
orda harcadığın telefon parasına değmez,bi dünya da kapris duyucaksın ,zaten herşeye patlayacak durumda olur askerler genelde o yüzden hiç çekilmez(gözlemlediğim şeyler bunlar)

valla aranızda ciddi bir bağ ya da plan vs. yoksa zaten askerlik sürecinde ayrılma olasılığınız çok yüksek..

aramızda ciddi br bag yok aslında..henuz 2 ay oldu ve oyle hayatımızın en guzel gunlerinide gecirmedik beraber. ama o tutturmus ben seni beklerim diye.

ben pişman olmuştum, neticede askerde telefonun ucunda bir sevgili olması daha iyi.

tecrübem yok ama bir tanıdık "askerde zaten psikolojin alt üst oluyor, o sürede sana anlayış gösterebilecek birisi değilse direk ayrıl" diyordu. bir süre idare edersiniz, olmazsa ayrılırsın?

böyle düşünüyorsan giderken ayrılmayacaksan bile gidince ayrılırsın. kuzenim sözlüsünden ayrılmıştı. yine en temizi gitmeden ayrılmak.

binlerce dansöz var.

oyalama kızı

sen böyle düşünürken öyle bağlanılıcak bir durum yok derken, kız seni beklerim diyor yani geleceğe dair düşünceleri var. askerdeyken ayrılınca seni beklemesini yaptığı bir fedakarlık olarak görücek daha çok üzülücek,şimdiden bitir derim.

boşuna bekletme kızı. nasılsa askerden döndüğün zaman "anasını satarım lan" diyerekten bol bol kız arakdaş edinme olaylarına girişiceksin.
döndüğün zaman tertemiz mis gibi tasasız sorunsuz bir hayat istiyorsan geride bırak. askerliğini yap dön. hiç uğraşma.

böyle bir soru aklınıza gelebiliyorsa tabi ki ayrılmalısınız. askere gitmeseniz de.

yanlış biliyorsunuz.

ikisinin de çoğulluk belirtmesi gereği gibi bi kural yok.

o mantığa göre "doktorların hastalarla alaylar etmeleri" en doğrusu.

yanlış biliyorsunuz efenim.

uc hali de dogruymus, tdk oyle diyor:

Özne-yüklem uyumu nedir?

Cümlede özne ile yüklem arasında her zaman teklik-çokluk bakımından uygunluk aranmaz. Cansız varlıklarda özne çokluk biçimindeyken yüklem teklik biçiminde olur. Her kuralda olduğu gibi bu kuralın da istisnaları vardır. “Bunlar masa mı?” doğru kullanımdır. Ancak, canlı varlıklarda durum biraz farklıdır. Canlı varlıklarda özne çokluk biçimindeyken yüklem teklik de olabilir, çokluk da olabilir. “Ayşe bize geldi.”, “Ayşeler bize geldi.” veya “ Ayşeler bize geldiler.” örneklerinde olduğu gibi. Yüklemin çokluk olması durumunda, anlatım biraz daha saygı ve nezaket ifadesi taşır. “Hocam, beni hatırladılar mı?” cümlesinde olduğu gibi. Bununla birlikte yüklemin çokluk ifadesi taşıması, bazen de küçümseme ya da alay anlamı taşır. “Dostumuz bizi hatırlamamışlar.”, “Nihayet, lütfen teşrif ediyorsunuz.” örneklerinde olduğu gibi.

www.tdk.gov.tr

(bkz: point break)

(bkz: The Bank Job)

the bank job var.

(bkz: the bank job)

edit. höeh be.

banka değil ama italian job da güzel.

efenim teşekkürler ama sanki the bank job'u uzun zaman önce izlemişim gibi hatırlıyorum
yoksa italian job muydu o (pffff) onun dışında yazarsanız müteşekkir olurum sizlere

www.imdb.com

tavsiye istiyorsan:

(bkz: dog day afternoon)
bir de spike lee'nin vardı adını hatırlayamıyorum. ikisi de çok iyidir.

(bkz: inside man) kesinlikle tavsiye ederim. tam aradığınız film
(bkz: rocknrolla) (bkz: snatch) tam banka olmasada yani içinde soygun var ama sürekli değil süper filmler imdb den bakabilirsiniz.

heat

maskeli beşler kıbrıs

cuma günü TNT'de saat 21.15 ve gece tekrarı olarak 02.30'da "USTA SUÇLULAR (The Parole Officer) vardı.

heattaki banka soygunu ve sonrasındaki kovalama sahneleri süperdir tadından yenmez.

ya bu da banka soygunu degil ama soygun yapan yapana. izlemediysen kesinlikle:
(bkz: lock stock and two smoking barrels)

answers.yahoo.com

skill like this

reservoir dogs var birde. kuyumcu soygununun sonrasıyla ilgili. muhteşemdir.

filmleri izleyip taktik almak istiyor kanımca. pek yakında kanald ana haberde başlık: internetten film tavsiyesi istedi göztepede banka soydu..

@ztpz
evet hazır ev boşken kardeşimin bi türlü açılmayan kumbarasını açıp içinde bozuk para olarak bulunan yaklaşık 14 tl lik büyük bir meblayı ele geçirerek tarihin gelmiş geçmiş en büyük vurgununu yapmak için uğraşıyorum bütün bunlarla
sonrasında bunun filmini çekicem "for the 14 tl" diye :)

efenim belirtmeden geçemiycem yol yordam öğrenmek için izlenen filmler genellikle +18 dir, onların da pratikte pek bir faydası olmaz

the bank job'u izlediğimde "ulan adamlar rahat tabi ne kamera var ne bişey şimdi bankamı soyulur hertarafta bişey var hemen yakalanırsın" demiştim yanımdaki arkadaşa. aklıma geldi şaka olarak yazdım. +18 filmler için şaka yapmiyacağım söz =)

içerideki adam vardi, the inside man

@ztpz
bende öyle takılıyorum zaten anlıyorum tabi şaka yaptığınızı :)

Kod Adı Kılıçbalığı: (bkz: swordfish)

BBC'nin Supernatural Science diye bir belgesel serisini izlemiştim. "Open to Suggestion" isimli bir bölümünde, insanların hipnoz yoluyla korkularını yenmelerini anlatıyordu. Hatta hipnozdan önce örümcek lafını duyunca acayip tırsan insanlar, hipnozdan sonra elinde tarantula falan gezdirmeye başlamışlardı. Yani var böyle bir şey hakkaten. Ben de nefret ederim bu arada hamamböceğinden.

hamam böceği konusunda aynı durumdayım, görünce korkudan ağlamaya başlıyorum, diğerleri anlayamıyor kesinlikle bu durumu. gecende evde görmüştüm böceğin oldugu tarafa geçemedim bile, salonda koltugun üstünde uyudum. ama ertesi gün hemen markete gidip şu tabletler var ya onlardan aldım, ve o günden sonra bir daha görmedim. 3 ay süreyle değiştirmek gerekiyormuş. işe yaradıgını düşünüyorum.

siz yine uyumuşsunuz. gece 1:40 tı cumartesiyi pazara baglayan gece. böcek çıkınca eşim beni annemlere götürdü. gece orda uyuduk. bütün evi ilaçladılar ertesi gün. 2 gece daha kaldıktan sonra öyle dönebildim eve. böcegi gördügümde o evde nasıl uyuyabilirim ki?

peki acaba o böcek yemlerinden koyarsam, gitmişlerken yemek için geri gelmezler mi?

uyudum ama mecburiyetten uyumuştum gözlerim kızarık bi şekilde ağlamaktan :) zaten o yemlerin en güzel tarafı o yemleri yedikten sonra gidip yuvaları nereyse orda ölmeleri. ortada böcek ölüsü falan olmuyor, ben de tahammül edemiyorum ölüsünü bile görmeye yani canlı olması değil hamamböceği türünden bi böcek olması yeterli.

www.izmirhipnoz.com
işe yarar mı ki böyle bişey?

Valla bende korkudan çok sinir olma durumu var. Hatta o kadar sinirleniyorum ki görünce bi tanesini cıplak ayakla ezmisligim bile var. Bu size korkmama konusunda yardımcı olurmu bilemem ama böyle insanlarında oldugunu bilmek belki iyi gelebilir :)

aynı korku bende de var. üstelik benimkisi daha beter. bi tane böcek gördüm geçen gün. üstüne sıktım sıvı ilaçtan. aslında ben sıkmadım sıktırttım ya neyse hehe. sonra diğerleri birden bi çıktı. aman allahım 15 tane falan. hepsi de yarım parmak. erkek arkadaşımla evden kaçtık geçenin 4ünde. o raid tabletler bir yere kadar işe yarar. evde 1 tane gördüysen tahmini bir 35 tane kadar vardır. çok iyi kamufle olurlar.

korkunu yenmenin özel bir çaresini bilmiyorum. ben ölüsünü bile görmeye dayanamıyordum ama şimdi ölüsüne alıştım mesela. ama canlısını görünce feci oluyorum.

eğer dışardan geliyorsa ve uçan cinstense sineklik yaptırabilirsin. ayrıca kapıların altına köpük falan da sıkabilirsin.

geçmiş olsun. bende de böcek sorunu vardı, hatta ekşi duyurudan sormuştum, nasıl yok olur bu böcekler diye, insanlar çeşitli cevaplar verdiler sağ olsunlar.ben kendi sorunumu şöyle hallettim. küvet altına radyatör altına makina altına her yere ama her yere, raid in böcek yemlerinden koydum. evi düzenli olarak iki günde bir çamaşır suyu katkılı bir deterjanlı suyla siliyorum, ıslak bırakmamaya gayret ediyorum hiçbir yeri, elimden geldiğince kuruluyuorum. pencerelere şu sineklik tüllerden alıp geçirdim, pencereleri kapatmama gerek kalmıyor. detan ın da böcek yemleri var, bunları da kullanabilirsiniz. ama en önemlisi galiba, bütün evi baştan ayağa böceğe karşı ilaçlamak. komşular ilaçlamak istemiyorsa bile en azından sizin evinizin temizliğinden emin olmanız çok önemli. kafanız biraz olsun rahatlıyor. bir de tuhaf gelebilir birçok kişiye ama dönüşüm'ü tekrar okuyun bana iyi gelmişti:)) tekrar tekrar geçmiş olsun. allah başka dert vermesin. (bkz: kertenkele )

etrafta yemek kırıntısı bırakmayın.

şahsen denemedim ama eft diye bir teknik fobilerlerin ortadan kaldırılmasında etkiliymiş diye duymuştum. hatta çok kolay ve kendi kendinize yapabileceğiniz bir şey; fobi gibi derin korkular için bir uzmanla yapmak daha iyi olabilir.
bir araştırın isterseniz.

böcek bu, duvardaki çatlaktan, pimapen aralarındaki boşluktan , tuvaletten bile gelebilir. korkutmak gibi olmasın ama üstünüze tutunup da evinize girebilir bile. çok çabuk yumurtlayıp yayılıyorlar bir de. ben de korkuyorum bu böceklerden, korkmanın yanında tiksiniyorum bi de. yeni binalarda, bina içindeki boşluklar daha az olduğu için böcek bulunma şansı daha az ama bence böcek yüzünden satmayın evinizi.
bir de, siz ilaçlasanız bile yan daireden gelecek sonuçta.
böcekli çizgifilm izleyip hayvana sempati falan geliştirmeye çalışsanız? en azından hayatınızın normal akışını bozmaz tek bir böcek, yine korkun problem değil :)

korkudan tedavi ile kurtulabilirsiniz. hatta kendinizin uygulayacağı bir yöntem size. böceği alın, üstüne kullanmadığınız, atacağınız cam bardaklardan birini kapayın. masanın bir ucuna koyun, izleyin bir süre. yavaş yavaş yaklaştırıın kendinize. sonra içinden çıkamayacağı bir kutuya koyun. ona dokunmaya çalışın. çok zor olacak sizin için ama deneyin. en sonunda da onu avcunuza alın. iğrenç bir böcek ama yapın bunu. korkularınız geçecek bir süre sonra.

ayrıca siz yine şanslısınız. evinizi böcek basmamış daha. ben 6 ay böcek basmış bir apartmanda yaşadım. düşünün ki bu apartman ayda bir ilaçlanıyor ama geceleri 50-60 tane böcek fışkırıyor her yerden. tabak çanağımızı evin orta yerinde tek bacaklı bir masanın üstünde tutmak zorunda kalıyorduk. ilk taşındığımda böceklere fobim vardı. gece bir tane görünce yorgunluktan sızana kadar kaşınır dururdum. sonra bir gün mutfak tezgahından üstüme atladı bir tanesi. evet o kadar da cesaretli hayvanlar. neyse delirdim ertesi gün kıstırdım birini. üstte anlattığım yolla hapsettim ve çıplak elim ile öldürdüm. sonra kaşıntılar azaldı yavaş yavaş, sadist yanım ortaya çıktı. lanetli tepedeki doktor vannacut gibi oldum, acayip şekillerde öldürdüm hepsini.

eğer az böcek varsa raid yemler çok etkili. kapılarınzın eşiklerine bakın. oradaki çatlaklardan geliyorlar. ve merak etmeyin tırmanma yetenekleri çok yok. çok hafif kaygan yüzeylere bile çıkamıyorlar. ayrıca cifin içinden geçemiyorlar. cif dediğim bulaşık deterjanı. boğulup kalıyorlar içinde. neyse kurtulmak istiyorsanız dediğim yolu yapın. hayatı zindan etmeyin kendinize.

ayıadam o dediklerini yaparsam ben kendimden geçer, bayılırım. mümkün degil yani canlı böcegi gözlerimle izleyebilmem

yavaş yavaş yapacaksınız hemen değil. yemeksiz baya bir süre yaşıyor onlar zaten. kapayın bardağı masanın diğer ucundan izleyin. bir nevi evcil hayvan. yavaş yavaş alışacaksınız zaten. fobiniz çok kötü ise bunu 1 hafta-2 hafta gibi süreye yayabilirsiniz. onu o bardağın içinde izlemek bile sizi biraz rahatlatır.

ben de öyleydim. gördüğüm an çığlık çığlığıa bağırır, kaçardım. kaç kere banyoda böcek gördüğüm için haftaalrca banyoya girmeyip, arkadaşlarımın evine yıkanmaya gittiğim olmuştur. nasıl aşıldı? sorumluluk bilinciyle. ailemle yaşarken bunları gördüğümde çığlık atıp kaçıyodum. biri gelsin öldürsün istiyordum. yalnız yaşamaya başladım. şans işte. taşındığım evde de bunlardan vardı. iş başa düşünce az çok alıştım. uzaktan ilaç sıkabilmeye başladım en azından. ama yine de ölülerini kaldıramıyor. arkadaşlarımı çağırıp onlara kaldırtıyordum. sonra bi kedi aldım. böcekler evde zehirli yemleri yiyip salak salak ortada dolaşıyor ölmeden önce. ya kedi bunları yerse, ya dokunursa, zehirden etkilenirse kaygısıyla gördüğüm yerde kedi ona ulaşmadan öldürmeye ve hemen alıp ortadan kaldırmaya başladım. kendi korktuğunuz şeyden bi başkasını korumanız gerektiğinde korkuyu atabiliyorsunuz.

uç öneri. önce evini pro bir şirkete ilaçlat, gelen personel herkesin kapısını çalsın ve ilaçlama isteyip istemediğini sorsun. bir kaç gün boyunca komşularının kapılarına şekerli su dök, yakalanma. bir ay sonra tekrar ilaçlama için adamları çağıri apartmandakilere yine sorsunlar.

Biraz kafam(ız) karıştı. Uyku felci olduğundan beri uyumadın mı?
Uyuyamıyor musun uyumaktan mı korkuyorsun?

Edit: korku kelimesi pek olmadı. Uyumaktan mı çekiniyorsun?

Maalesef evet, yalnızca periyodik olarak dinledim ve uykuya dalacağım esnada kötü hissederek uyumamayı tercih ediyorum, yani evet çekiniyorum.

Bana da olmuştu bir kez. Gayet normal karşılamıştım nedense. Aa ne ilginç falan diye. Daha da olmadı sonra.
Evet böyle çükten öneriler verebiliyorum.

Uyku felci yaşamandan çok o günden beri uyumaman problem. Başka bir soruda belirtiğim gibi bir kaç defa bende yaşadım. Uyku esnasında. Uyandıktan sonra geçti diyip cenin pozisyonuna dönüp uyumaya devam ettim. ( Nedense hep sırt üstü iken olmuştum). 4 gündür uyumaman hiç iyi değil. Bir çok kişi bunu yaşar. Çok tuaf bir duygu ama uyuku düzenin çok daha önemli.

İşe yarayacak bir kaç tavsiye:Biri ile beraber yatmayı dene. Böyle bir imkanın yoksa, sırtını duvara vererek, cenin pozisyonunda(dizlerini çenene kadar çekmene gerek yok rahat olman yeterli :) ), dua ederek (nas felak sureleri 21 adet besmele gibi) yatağa yat ve sahipsiz olmadığını düşün.Dua ile aran yoksa biraz iç.İlk ikisi güven duygusu için. Sonuncusu kaygını azaltmak için.

Uyuman insan olmanın bir parçası, bir takım şeyler yaşaman bunu değiştirmez.

yaşadığınız gayet normal bişey bu kadar korkmayın çünkü doğal bir durum , şöyleki ;

insan vücudu uyuduktan sonra belirli bi hormonla mı artık tam olarak ayrıntısını bilemiyorum (: , vücudu felç eder ( tabiri caizse felç eder ,gerçekten felç olduğunu söylemiyorum felç e benzer bir şey ) bunun amacı uykuda insanın kendisine zarar vermesini engellemektir. bir çoğumuz tam uyurken bi yerden düştüğünü görür rüyasında ve ayağını çok hızlı bir şekilde hareket ettirir ( gerçekten düşmüş gibi vücut tepki verir ) işte bunun gibi durumlar karşısında vücudun korunması amaçlı bir savunma sistemidir aslında .

Ek Bilgi :karabasan sorunsalı da bu şekilde açıklanmaktadır insan tam uyku esnasında aniden uyanır ve bu savunma sisteminden dolayı ne hareket edebilir nede sesini çıkartabilir .

umarım yardımcı olabilmişimdir

neyden korkuyorsunuz anlamadım? son derece sıradan bir şey bu, bana çok sık olur, hatta artık olduğunda yattığım yerde beklerim "hadi artık kodumun beyni sinyal göndersin de çalışsın şu vücut" diyorum. genelde yorgun, rahatsız uyuma durumlarında olur ve benim de başıma o durumlarda geliyor mesela otobüs yolculuklarında. bundan korkacak bir şey yok. daha huzurlu ve rahat uyuyun zaten olmaz, olsa da kimse o şekilde kalmıyor merak etmeyin. beyniniz uyanıyor vücut daha uyanamıyor bu kadar basit bir olay.

Yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum, korkudan ziyade panikledim/panikliyorum... Olağan bir şeydir, doğrudur ama insanın 21 sene boyunca ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya kalması ürkütücü, umm yine de teşekkürler.

valla 2-3 sene önce benim de başıma geldi. 1 sene boyunca her gece en az 3-4 kez oluyordu, ölsem daha az korkunç olurdu herhalde.. burda da çözüm aradım hatta "uyku felci" diye aratırsan çıkar sanırım.. her neyse baktım hayatım boka döndü psikiyatriste gittim, stress hede hödö yüzündendir dedi ve ilaç (paxil) yazdı.. o günden beri mutluyum, pambık gibiyim ama bi süre önce ilacı bırakmak istedim, bırakmamla beraber geri döndü uyku felci. tekrar başladım tabiş

uyuyun ve bunun olmasına izin verin. bana da çok olurdu. ilk başlarda çok korktum. zamanla sadece, of yine mi duygusuyla karşılamaya başladım. yani insan alışınca hiç tedirgin olmuyor, sadece geçmesini bekliyor. kaçınmaya değil alışmaya çalışın

eğlence parklarında vardı önceden. etrafına renkli çerçeveler yerleştirebiliyordunuz. bayadır görmedim.

ankara bilkent rollhouse'de vardı. gidilip etrafında bir numara bulunabilir eğer ankaradaysanız.

varmis ilgilenen bir sirket:
www.fotokabin.com

istinyeparkta görmüştüm

hukukçu değilim.
saat 12den önce bir şey yapılabileceğini sanmıyorum ama hep aynı yerde yani belli bir bahçede yapılıyorsa ve çok çok rahatsız oluyorsanız maliyeye şikayet edin. burayı vergisiz olarak kiralıyorlar vs diye. belki çare olur. bilenler bu öneriye doğru veya yanlış derler sadece aklıma geldi söyledim.

polise de zabıtaya da haber verebilirsiniz çünkü bu konuda her ikisi de yetkilidir. ama olayı daha ciddi ele almaları açısından polise haber vermekte fayda var.

kanunen, başkasının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olmak bir suçtur ve idari para cezası ile cezalandırılır.

adınıza üzüldüm, zira 12 ye kadar serbest, 12 den sonra hakları yok.

en yakın karakola ya da 155 e şikayet edebilirsiniz.

ama 12 ye kadar, katlanmak zorundasınız, üzgünüm.

gece 12ye kadar olan gürültüyü şikayet için belediye. izinleri yoksa saatin 12den önce olması fark etmiyor. belediye bakıyor ama izin almışlarsa bişey yapamazsınız. 12den sonraya sarktıysa izinleri olsa bile suç. o zaman polisi arıyorsunuz, belediyeyi değil.

Hepinize teşekkür ederim arkadaşlar. Artık önümüzdeki haftaya bakıcaz :)

forum.zevzek.com

mümkün olduğunu düşünmüyorum. şırıngayla rakı yı bırakın su bile enjekte edilmiyor kavun karpuza.
alkol kavuna emdirmek isteniyorsa üst kısmından ortaya doğru oyarak içine rakı(vb) doldurulup dökülmeyecek birşekilde dolaba konabilir.

anlatabildim mi bilmiyorum kavunun sap kısmından göbeğine doğru içini oyuyorsunuz 1-2 parmak çapında ve dibi açılmayacak şekilde. bardak gibi kısacası.

tv de izlemiştim şu meşhur ingiliz aşçı jamie olliver senin dediğini votkayla karpuza yapıyordu. karpuzu masaya yerleştirip huniyi saplıyorsun. sonra alkolu yavaş yavaş döküyorsun huniye. hunideki sıvı azaldıkça üstüne ekliyorsun. adam bir karpuz için bir şişe votka kullanmıştı.

kavunun emmesi biraz zor. daha sıkı ve lifli bi yapısı var. karpuzla daha iyi sonuç alırsınız. kavun gibi ortası boş olmadığından birikme de yapmaz. yine de kavuna emdirebilirseniz buzdolabında bekletip sık sık çevirmeniz lazım.

Öncelikle geçmiş olsun. Doktor değilim baştan söyleyeyim. Fakat anlattıklarınızdan sinir sıkışması var gibi görünüyor.

bana da sinir sıkışması/fıtık gibi geldi. büyük ihtimalle mr çektireceksiniz.

sizin durumunuzu bilmiyorum ama bel fitigi icin beyin cerrahina gidiliyor. diger adi beyin omurilik ve sinir cerrahisi oldugu icin.

lafuma giymemen gerektiği kesin.

tek pantalon-tek ceket takıl.
slim fit, kol düğmeli gömlek, dağılmayan sert yakalı.

pantalon kanvas olabilir. ceket de süet olabilir.

ayakkabılar italyan tarz, kösele değil...öyle.

spor pantolon yine giyebilirsiniz ama öyle cepli filan olmaması lazım. normal kesim, haki renkli filan bi spor pantolon giyilebilir. üstüne de lacivert spor bi ceketiniz filan varsa denizci şıklığı yakalamış olursunuz.

Bu sıcakta ceket biraz acayip durmazmı?

Su sicak havada cekete ne gerek var yahu. Sonucta ailenden biri degil evlenecek olan kisi, gerek yok cekete falan.

Guzel bir gomlek, altina da cep sayisi cok fazla olmayan uygun bir pantolon yeterli olur bence.

gittiğiniz yer muhtemelen o kadar sıcak olmaz sonuçta düğün salonu felan değil ceket şart bence..

Öyle diyorsun da çok silikte olmamak lazım bunu yapmak için..Napsam yazlık düğün fotolarına mı baksam???

Lacivert takımım var mevsimlik kumaştan..Kravatsız biraz kurtlar vadisi gibi oluyor..??

Bordo renkte "V yaka" bir t-shirt yakasında beyaz şeritli olanı bulursan o daha iyi olur. Altına uyumlu renkte bir kumaş pantolon, üzeri delikli tip kahve tonlarında ayakkabı, üzerine mutlaka hâki tonlarda bir ceket. Ceketi düğünün ilerleyen dakikalarında çıkartabilirsin.

miyop gözlük camı cisimleri küçültür.
lens göze çok çok daha yakın olduğu için küçültmeye fırsatı kalmıyor sanırım.
aslında büyük görmüyorsun yani, eskiden küçük görüyordun.

astigmat var mı?ondan olabilir.

gözlük küçük gösteriyor.

o halde gözlük takanlarında gözleri küçük görülüyor normalden ?

gozluk kucuk gosteriyor, zaten gozluk kullanirken de cikarttiginda her seyi daha buyuk gorursun, yagmurda cikartiginda mesafeyi ayarlayamazsin bazen, kaldirima takilabilirsin, kafan gozun patlar falan..:(

sicak tut vucudu. yatarken yorgandir battaniyedir saril. evet bu havada zor ama vucudu isitmadan cikmiyor.

duvarları yumruklayacak kadar acı çeken birisi bu sorunu için şunu buldu:
(bkz: pankreoflat)

uzanmamak, en azından oturur vaziyette olmak ve hareket etmek gaz çıkarmayı kolaylaştırır. nane ve zencefilli şeylerin de iyi geldiği söylenir.

biraz merdiven inip çıkın.

bir süre sonra anlaşırlar 1-2 günü geçmez sanırım bu ikisi de golden ve karşı cins işiniz daha kolay olur. yemeklerini falan beraber verin beraber yürüyüşe cıkın. Böyle şeyler yardımcı olabilir.

alıştırmak için oyun oynatmaya çalışmayın. birbirlerini rakip gibi görüp daha fena bozuşabilirler. siz mümkün olduğunda sakin davranın evde ve huzurlu bi ortam yaratmaya çalışın. kendi hallerine bırakırsanız alışma ihtimalleri daha yüksek. oyun oynatıp, git getir ya da yakala filan yaparsanız sizin verdiğiniz görev üzerine yarışıp birbirlerine kızabilirler. fazla oyuncak filan da vermeyin önlerine, onlar için de çekişebilirler.

biz şurada kalmıştık

www.hostelworld.com

birazcık pahalı gibi ama old city'nin dibinin de dibi. artı sahibi gerçekten kral bir adam. sana dubrovnikte ne yapılır, nerede yenilir, nerede içilir hepsini gösteriyor. acayip yardımcı oluyor.

bence kamp yapın. dubrovnik adım başı kamp yeri. hava da güzel oluyor zaten.
kalan paranızı da eğlenceye harcarsınız mesela.

ya bulgaristan?

www.couchsurfing.com ya da www.hospitalityclub.com deneyebilirsiniz belki.

couchsurfing bence en iyisi,böylece iyi tasarruf yapmış olursunuz ayrıca yerel tavsiyeler de alabilirsiniz derim..olabilecekse eğer tabii...yoksa dubrovnikte gecelik ortalam 20 €,yazıktır...

Dublaj konusunda Ice Age'i tek geçerim!

1 ve 2'yi izledikten sonra karakterler senden benden biri gibi oluyor, 3. film de duygulari daha iyi aliyorsun bu yuzden, karakterlerin nasil oldugu oturmus oluyor cunku. En iyi dublaj yapan Turkiye zaten..

dublaj iyi sayılabilir ama çeviri kötü.

çeviride ben de birkaç sorun farkettim ama dublaj genel olarak çok iyi olduğu için göze batmıyor.

bence bir ve ikiyi izledikten sonra üçe gitmelisin. hem birincisi seyrettiğim en iyi animasyonlardan. yekta kopan miskin'e cuk oturmuş. daha iyisi olamazdı.

1 ve 2 yi izlemediysen mesela meşe palamudu peşinde koşturmanın esprisini anlayamazsın. yine komik gelebilir ama tam anlamıyla kavrayamazsın. izle derim

minik episodeları da var sincapın onları da izle

seks ?

yastık dövün.

sıcaklardan olması mümkün. eve bi barfiks al. günde 50 tane çek. rahatlatır. :)

31

spor yapin. yorulun. sonra yuzun. soyulun.

duvara sert ve sürekli yumruk at, ilk bi kaç gün acı hissetmezsin 1 hafta sonra yastığa vurduğunda elin acır dolayısıyla kavga edemezsin.

Duvara kafa atın efendim. Beyin hücreleri azaldıkça insan rahatlıyor, güzelleşiyor.

klasik müzik

küvet varsa doldurun, yatın biraz.

basur olun, tuvalette aci cekin, memeyi ara sira sevin, oksayin.

modasımı geçti ne, kimse yazmamış (bkz: montla sıç)

bulaşık yıkayın :P

62 veya 93

harputoglu mudur, harputogullari midir nedir, onlara bulasmayin. sadece bu super bilgiyi paylasabilirim. sakin bulasmayin. delirtirler adami. sakin. her yerde varlar. ama sakin ola!

sahibinden.com'da piyasayı biraz öğrenebilirsin.

yakın zamanda (4 ay önce) 1200 gibi bir meblağa taşındım, çok fazla eşya vardı ve 4. kattan indirilip 2. kata taşındı, 1 kamyon ve 1 pikap ile. sizinki muhtemelen daha ucuz olacaktır. fazla hayale kapılmamanızda fayda var 3 taşınma 1 yangına bedeldir atasözü boşuna değildir.

yani siz hiç karışmıyorsunuz biz paketleyip kurup açıyoruz işi hem yaş hem yalan. tabii mutfak eşyanızı, giysilerinizi tanımadığınız adamların insafına bırakabiliyorsanız o başka.

yani maksimumu budur, 600tl ve altına olanlara da itibar etmeyin, evi komançiler taşır siz de kırılan dökülen, çalınan, unutulan eşyalara yanarsınız.

Kolay gelsin.

la traviata nın da dediği gibi x-oğlu isimli olanlardan tuzcuoğlu hariç uzak durun, bunlar hep bir x in oğludur, tuzcuoğlu'nun da gerçeği hangisi bulamazsınız ortalıkta zibilyon tane var. sigorta denilen şeye inanmayın, sadece kamyon üzerindeyken ve kamyonun kaza yapmasına karşı yapılan bir nakliye sigortasıdır o.

değerli şeylerinizi mutlaka siz önceden taşıyın, bir gece önceden apartmanın önünde park yeri ayarlayın, daha da önemlisi allah size sabır versin.

izmir'den istanbul'a egetur ile taşındım. 1000 tl para verdim. geldiler paketlediler götürdüler. sahipleri doğulu ama efendi ve dürüst insanlar.

www.egeturevdeneve.com
bu adresten metin bey'di sanırım onunla görüştüm. bir arayın isterseniz. benim ve nişanlımın ismini "arkadaşımın tavsiyesi" diye zerk ederseniz belki bir şeyler daha yapar. adım ilker.

sonucu lütfen bana da bildirin. saygılar.

bence ufak parça eşyalarınızı kendiniz paketleyin. koliler alın, kap kacak, biblo, ıvır zıvır, kişisel eşyalar filan hepsini paketleyin. diğerlerini onlara bırakın. baskülün üstüne çamaşır makinasını, dvdplayerın üzerine fırını koyarlar kamyonda. (bu gayet pahalı, kurumsal firmalardan bahsediyorum)tek tek söylemeniz lazım bunun üstüne bişey koymayın, şöyle yerleştirin diye.

atrin'in önderdiği firma ile taşındık.
850 lira fiyatı pazarlıkla 750'ye indirebildik.
hiç bir sorun yaşatmadılar. biz gayet memnun kaldık.

gizem yap arada sırada. tavşan gibi zıplama her yere yani. gerçi anlattıkların için "bana öyle geliyor" demişsin. o yüzden emin olmak için gizem testini uygulayabilirsin.

mesela gittiğiniz her yerde hesapları sen öde. kimseye bi kuruş harcatma. iyice alışsın arkadaşların buna, sonra sen olmazsan kesin arkandan keşke emcedeltate gelseydi harika olurdu derler :) ama anlattıklarına bakılırsa şimdi bile derler. hem atakan yoksa ben de yokum aga demek karaktersizliktir*. öyle birisi yoksa ne güzel karakter sahibi arkadaşların varmış işte.

ya o atakan baskın karakter değil ki, ortamdaki komik çocuk. keşke atakan gelseydi de eğlendirseydi bizi denir hep. komik eğlenceli insanların yokluğu aranır. sen boşver atakan olma, sadece arkadaşlarınla güzel vakit geçirmeye çalış.

hem olm senin yaşın ne daha lan:) sorduğun soruya bak, derslerine çalış dert etme bunları ahahaha:) ayrıca biz ne zaman eycof oynasak emcedeltate gelse harika olurdu diyorum ben, sor bizimkilere.

işbitirici olun. kalabalık biyere gidiyosanız hemen garsonu bi köşeye çekip gruba indirim ayarlayın ya da arkadaşlarınızla beraber özel biyere oturtulmanızı sağlayın. gittiğiniz yerlerde yaşanan sorunlara hemen müdahale edip çözüm üretin. grup dağılırken; "siz yakın oturuyosunuz şu taksiyi paylaşın", "sen, sen şurdan minibüs kalkıyor sizin oraya, ona binin", "sen de benimle gel" filan diye hemen insanları yönlendirin. sürekli böyle düşünmelerine fırsat vermeden onlara bişeyleri kolaylaştırısanız bi süre sonra siz olmayınca salaklaşıp ne yapacaklarını şaşırırlar. ha bence gereksiz bi ihtiyaç ama erişilebilir.

çok çaresizsen, ayna karşısına geç kendinle konuş saatlerce derim ben.

Valla o yıkamama olayını ben de okudum ama itiraf edeyim kendi kedimi bir kaç kere yıkadım. Daha önce de -sizinki kadar küçük olmamakla birlikte- yavru kedileri yıkamıştım.

Valla yıkayınca o derilerindeki bilmemnelere bi şey oluyomuş ama bir kaç gün sonra hayvan biraz güçlenince bi hoşgeldin yıkanışı yapıp kediciğin yağmurda ıslandığını düşünmek???

Bu arada çok tatlı bi şey o ya :-)

şimdilik ıslak mendil ile silin bence. biraz büyüyünce yıkarsınız. mesela bende iran kedisi var klima açık olduğundan mütevellit sürekli yanımda duruyor ve bende sigara içtiğim için o tüylerle dumanı emip leş gibi koktu hayvan. yıkayacağım ben de..

gercekten cok pis kokuyorsa yikayabilirsin ama usumemesine dikkat edeceksin. surda aciklamislar guzelcene:
www.wikihow.com

edit: 4-6 haftalik olduktan sonra yikamak daha uygunmus.

neden kediyi yıkamayın diyorlar? ben iki tane veterinere danıştım, onlar tavsiye etti yıkamamı. lavaboya ılık su doldurup, içine özel şampuanından sıkıp içine koyuyorum. sonra duş başlığı ile duruluyorum. sadece kafasını ıslatmayın dedi veteriner, onun dışında iyi olur dedi yani..

acemiliğimize geldi ve mamasını whiskas aldık. tabi tövbe ettik. sanki mama da koku yaptı gibi bir paranoya oluştu bizde. olabilir mi böyle birşey yoksa şahsi defomuz mudur?!

teşekkür ederiz. evet pek tatlı hayta. play station mübarek!

Valla işe yarayacaksa söyliyim ben kediyi ılık suyla güzelcene yıkıyorum, daha sonra güzelce kurutuyorum havluyla. Ondan sonra da deli gibi korkmalarına rağmen saç kurutma makinesiyle, yüksek ısı canını yakmasın diye gayret de ederek kurutuyorum ondan sonra bırakıyorum kendi haline.

Bi de zaten gözüne bişeyler kaçacak diye başını bol suyla iyi yıkamak mümkün olmuyor ama başını arkasını yani ensesini ve tepesini, kendi oraya erişemez diye yıkıyorum bi de tabi boynunu, gıdığını.

he he :) mamanın kendi kokusudur o, kediyi kokutmaz mama :) royal canin veya Hill's alın. market mamalarından kaçının mümkün olduğunca.. böylelikle kediniz daha sağlıklı olacaktır..

kedinin derisindeki yağ oranı şeyolmasın diye yıkamayın diyorlar. ama bunun için özel şampuanlar var ve temizleme pudrası falan. kediniz agresif ve bıçkın bir kediyse dikkatli olun.

kendi haline de bırakırsanız bikaç güne temiz olur zaten.

hayvan temizlemek için ıslak mendiller var. Öyle bir şey alın rahatsız oluyorsanız.

www.juenpetmarket.com

Ufakken tuvalet sonrası temizlenmesini de tam yapamıyorlar. Kakasını yaptıktan sonra kontrol edin bi arkasını, ıslak bezle bi silin gerekirse ama çok kısa sürede öğrenir zaten. Mamalar da koku yapabiliyor, evde bi koku varsa mamadan olabilir.

grip, nezle falan olmuşsa elli kez yıkayın o koku geçmiyor... hastalığı geçene kadar beklemeniz lazım. ben yıkıyorum valla küçükkende, saç kurutma makinesiyle kurutuyordum yıkadıktan sonra. hiç de bir şey olmuyor

çok seneler önce bıdık diye bir kedim vardı, 3 aylıkken sokaktan almıştım. aşılarını yaptıktan sonra yıkadım, hem de soğuk suyla, akabinde de hemen kuruttum. güçlensin, kuvvetlensin diye hem çok iyi besliyor, hem de ara ara yıkıyordum. ne hasta oldu, ne de bir sorun yaşadık, panter gibi olmuştu maşallah :)))

o zamanlar bana kimse yıkama konusunda bir şey dememişti, ama daha sonra da bir sorun da çıkmadı.

makinaya atın :D (şaka)
ilk günlerde bebekler de yıkanmaz pek, silinirler şöyle bi. bebekleri neyle siliyorlarsa (sabunlu bez) onunla sileceksiniz işte.

sütü katarken blenderdan geçirebilirsiniz.

rondo ile de yapilabiliyor.

ülkerin hazir püresini aldim.
tarife gore yaptim ve disardaki pek cok pureden daha guzel tat aldim.

icine süt, su, tuz ve margarin katiliyor (ben bu noktada tereyag kullandim)

bir kereligine denenebilir?

images.google.com.tr

şöyle bi alet var ancak 32 lira imiş verilmez be hacı sen gene pütür pütür ye :)

elektikli alet kullanırsanız krema gibi oluyor ki bence bu bir patates ayıbıdır.

ben blender kullanıyorum, vedat milor tarzı gurme insanlar elektrikli alet kullanmıyorlar. daha güzel oluyormuş. böyle delikli bi alet var. bastırarak eziyorsun. bulsam alıcam ben de.

1-parani geri alabilirsin.
1 1/2 - epey ugrasmak dil dökmek zorunda kalacaksin.
2-internet birsey alirken dikkatli olmak gerekebilir.

1-paranı geri alırsın.
(Bankaya göre zorluğu değişir. Garanti bankası fazla uğraştırmıyor.)
2-Sadece internetle ilgili olduğunu düşünmeyin. (papağan)

www.google.com

ablamın başına da gelmişti, üstelik çok yüksek bi miktardı. akbank kartıydı hatırladığım kadarıyla. hiç sorun çıkarmadan iade ettiler.

renk körüsün. bunun çeşitleri var ilgili başlığa bakarsan görebilirsin.

eğer pilot,astronot olmayacaksanız yüksek ihtimalle sorun yaratmayacaktır. Ehliyet için felan düşünüyorsanız ana renkleri seçtireceklerdir. Ezberle felan olmaz öyle:)

şu sayıyı (86) göremiyorsan renk körüsün. bazılarını görebiliyor olman renk körü olmadığın anlamına gemez.

bu sayı 86 ise ben de renk körüyüm. ben 74 görüyorum çünkü...

hayır bu sayı 34?

yani sadece bu şekilleri seçemiyorum.
bazılarını bilebiliyorum ama hepsini bilemiyorum.
ehliyet için değil. bu arada eklediğim fotodaki sayı 74 değil mi? :D

lens gibi birşey varmış internette araştırdım "chromagen contact lens" ama çok pahalı olsa gerek .

bence de renk körü olmalısınız. gayet ilk bakışta görünüyor 74.

ya renk körüsün ya da ileri derecede astigmat. gayet rahat okunabiliyor.

bunlar cesit cesit, bazilarini gorebiliyor olman, herhangi bir renk korlugun olmadigin anlamina gelmez, bu sebeple test bir tane degil. Bunu goremiyorsan bu renklerle alakali bir sorun var demektir. Benim bir sorunum var mi yok mu bilmiyorum ancak 74 goruyorum. Ozel bir caba sarfetmeye gerek yok aninda gozukuyor.

Ehliyet sınavından önce kontrole girerken sınıfta sizinkine benzer durumda bir çocuk vardı. Ana renkleri görebiliyor fakat bu tarz görsellerde sorun yaşıyordu. Yanılmıyorsam kısmi renk körlüğü deniyor ve trafiğe çıkmanızda bir engel taşımıyor.

Tabi asıl sebebiniz bu mu bilemiyorum, sallıyorum :)

ahaha polemik çıktı :D 74 abicim o, benim gözler sağlam :D

bi film vardı kadının aşkının peşinden gitmesi için göz muayenesini geçmesi gerekiyordu ve ondan önce girenleri izleyip harfleri ezberlemiş öyle geçmişti:P tavsiye etmiyorum tabi bi sorun varsa hileyle halletmemeli:)
ya bir de burdaki numarayı görebilmek için şaşı bakman gerekiyor. hani şaşı bak şaşır diye şeyler olurdu eskiden dergilerde hahh işte öyle ama bakmayı bilmiyorsan nasıl öğretebilirim hiç bilmiyorum ben zaten şaşı olduğu miçin kolay oluyor ;)

bildiğin 74

Hiçbir bilgim olmamakla beraber usavurma yöntemiyle renk körlüğüne çözüm olacak lensler bugün olmasada gelecekte varedilebilir gibime geliyor.
ayrıca yeri gelmişken renk körleri neden ehliyet alamaz onu da anlamam trafik lambasını renk artı işaret şeklinde yap olsun bitsin bu fikrimi birine söylemiştim saçmalıyorsun demişti sanki köre kabartmalı trafik lambası yap diyoruz hayret bir şey
tabii ben burada sorduğun soru üzerinden sorununu çözmeyen bir beyanat vererek tamamen kendime hizmet ettiğimin farkındayım ama göründüğü gibi sükse peşinde biri değilim
umarım sorununu halledebilirsin

bu arada orada varolan sayı 74
bir kişi hem gerçekten renk körü değilse ve aynı zamanda bu sayıyı doğruda okumuyorsa
o kişi ya bu sayıyı ya da kendini çarkıfelek misali hızla dönen bir düzeneğe yerleştirip öyle okumaya çabalıyordur. renk körü olmayıp bu sayıyı okuyamama durumuna getirebileceğim en mantıklı açıklama şimdilik bu

kimsenin birbirini yemesine gerek yok..

www.cihannet.com

bu testi çözün, bazen sadece renk körlerinin görebileceği mozaikler de olabiliyor.. yani bu ekteki fotoğrafa güvenmeyip benim verdiğim linkteki mozaiklere bir göz atın.. sonuçları paylaşın..

ben renk körüyüm, asla pilot olamayacağımı biliyorum mesela :/

sağlık raporu alacağınız hastanenin fotokopicisine bir uğrayın. onlarda çıkmış soruların kopyası vardır ama maalesef renk körüsünüz gibi :(

bi sayı da ben söyliyim: 74 :)

linkteki testin 14 ve 15 numaralıları dışındaki tüm sayıları bildim.. biri 14 ve 15. rsimlerdeki sayıları söyler mi ?

bence o iki resmi bizi yemek için koymuşlar.

mouse'u göz işaretine getirip açıklamayı okumadınız mı arkadaşlar. 14 ve 15. resimde "renk körü olanlar bilmemne okur, normal olanlar hiçbir şey okuyamaz" yazıyor. yani 14 ve 15'i okuyamadıysanız renk körü değilsiniz. renk körlerinin okuyabileceği şekilde yazılmış bir şey o da. ötekilerin tam tersi.

kibritsuyu: ben de o açıklama çıkmıyor niyeyse.

O sitede cikmiyor yazilar (benim browserimda) ama bu resimler klasik internette her yerde var (tineye.com dan birini aratirsaniz cikar), o iki resimde bir cesit renk korlugu olanlar silik bir sekilde bazi sayilari gorurken, saglikli gorusu olanlar bir sey goremiyor. normal yani.

geçtim testi çok zor degilmiş kagıtta gormek daha kolaymıs kitapçıktaki ilk 10 sayıyı sormustu hepsini bildim saolun cevaplar icin :)

kutlanmaz.hem de cok yalnış bir şey yapıyorsun(millet bitanesini bile aklında tutamazken sizinki buyuk başarı)

cem yılmaz yanıtlıyor 'yok artık pilav günü'

ayrılış biçimine ve kızın karakterine bağlı bence.dışa donuk bir kızsa yanlıs bişey olmazgibime geliyor.

bence gerek yok.

ilişkiler bitebilir. insanları silmeye gerek yok. (bkz: insan) (bkz: sevgili)

eski sevgili ile arkadas kalabilmissen (evet bence kalinabilir, insanina ve iliskinin bitis sekline ve pek cok faktore gore degisir bu tabii) pek âla kutlanir efendim. mutlu yillar.

Gerek yok; çünkü hala bana değer veriyor gibi düşüncelerle birlikte hala beni unutmamış gibi yargılara varabilir insanoğlu. İlişki bitmişse "ilişki" bitmiştir yani, tabi ki uzun süreli bir ilişkiden sonra belki anormal değildir, bilmiyorum ancak; yine de gerek yok gibi.

kutlanmalı bence..

kenkes bırakın bu "arkadaş kaldık çok mutluyuz", "ve insan" tadındaki düşünceleri. ya "ahaha beni unutamamış" triplerine girer, ya "ulan hala unutamadım bu gece dibine vuruyorum" triplerine girer, ya s.klemez, ya da benim gibi "s.ktir git işine" der.

velhasıl ı kelam, teamüllere aykırıdır.

ben de karar veremiyorum. benimkisi kutlandı. acaba ben de kutlamalı mıyım şimdi diyorum. haftaya doğum günü var da...

gereksiz gerilim sebebi. nihayetinde başka bir hayata geçmişsiniz, ne gereği var. belki hatunun/adamın sevgilisi bunu duyunca hoşnut olmayacak? gereksiz bir aktivite.

ben kutlamam, benimki kutlanirsa da onemsemem pek..

'insan'sa (bak insan diyorum, tana veya 'hala unutmadın mı beni börkecaaaan.sevgilim de var ama. ihihi' diye cevap atacak 'bişi' değil ise) kutlanır. kutlanmalıdır.

Kişiler arası diyalog sekteye uğramamış ise, mutlaka kutlanmalıdır. Bu bir ananeden çok opsiyonel bir incelik olarak anılmalı... Temas halinde değilseniz gereksiz bir edim olacaktır.

sık sık görüştüğün bir arkadaşınsa kutlanmalı tabi ama 40 yılda bir görüşüp tek doğumgününde konuşuyo ya da mesaj atıyorsan çok saçma bence.

doğmasan daha iyi olurmuş gibisinden bir mesaj daha makul bence tabi ilişkide sorunlu kişi oysa.

nasıl ayrıldığınıza bakar.
kavga dövüşle, gürültü patırtıyla, birbirinizi kırarak, kazık atarak falan ayrılmadıysanız kutlanır tabii ki.

sen kafana göre takıl. ne yanlıs olacak sen dogru bulduktan sonra.

bozulmamistir. dogra sogani patatesi yanina at firina. miss.

elektrikleriniz arada kesilip çözülmediyse bir şey olmaz

normalde buzdolabı buzluğunda hiçbişey aylarca saklanmaz, derin dondurucuda saklanır. ama hepimiz yapıyoruz. çok sağlıklı olmayabilir ama bozuk değildir, hasta filan etmez.

ben yesem acaba bisi oldu mu, yoksa midem mi bozuldu, anaaaam kesin zehirlendim doktor cagirin seklinde hasta olurdum.